Ameliyathanenin kapısında telaş içinde beklemekte olan Betül kapının açılmasıyla hemen o tarafa doğru koştu. Sedye içinde çıkartılan Faruk henüz kendinde değildi. Merak ve endişe dolu bakışlarla süzdü solgun bir halde yatan kocasını. Ardından gelen doktorun yüzüne baktı. Doktor gülümsüyordu: - Her şey mükemmel Betül Hanım. Hiçbir problem yok. Faruk Bey bundan sonra normal hayatına devam edecek. Hiç meraklanmayın...On dakikaya kadar sizinle konuşabilir. Henüz narkozun etkisi devam ediyor. Kendine geldi ama bu durum birkaç dakika devam eder. Geçmiş olsun... Gaye de babasının baş ucunda, sedyeyle birlikte ürüyordu. Betül minnetle baktı doktora: - Çok teşekkür ederim doktor bey, size ne diyeceğimi bilemiyorum... Doktor elini kaldırdı: - Bana bir şey demeyin. Asıl teşekkür edeceğiniz insan Ahmet Nejat Bey. O olmasaydı Faruk Beyi kaybedebilirdik. İnledi Betül. Gözlerini kapattı: - Allah ondan razı olsun. Bundan sonra ölene kadar benim evladım o... Bekleme salonunda telaş içinde olan başka insanlar daha vardı. Faruk'un annesi Zekiye Hanım ve babası Haşmet Bey. Torunları Gaye'nin onlara doğru geldiğini gördükleri zaman ikisi de oturdukları yerden ayağa fırladılar. Heyecanla bağırdı Zekiye Hanım: - Gaye, kızım, ne oldu? Çıktı mı baban? Genç kız mutlu bir ifadeyle gülümsedi: - Hiç merak etmeyin, babam çok iyi. Her şey bitti artık. Doktorla konuştuk. Artık babam eskisi gibi hayatına devam edebilecek... Şimdi odasına götürüyorlar. Birazdan gidip görebileceğiz. Zekiye Hanım kendini tutamadı, ağlamaya başladı: - Çok şükür ya Rabbim... Bu iyiliği yapan genç adama ömrümün sonuna kadar minnettar kalacağım. Kocasına döndü: - Haşmet, o delikanlıyı da ziyaret edelim ne olur... Ben kendim teşekkür etmek istiyorum... Gaye dudaklarını ısırdı. Annesi, babaannesine ve dedesine hiçbir şey söylememesini tembih etmişti. Bu iyiliği yapan delikanlının kendi öz torunları olduğunu bilselerdi acaba nasıl bir tepki verirlerdi, merak ediyordu. Üçü birlikte Faruk'un odasına doğru ilerledi. Hemşireler ve hastabakıcılar Faruk'u yatağına yerleştirmişler, gereken tedbirleri almışlardı. Hemşire serumunu taktıktan sonra Betül'e döndü: - Yarım saat sonra bir iğnesi var. Ben gelip yapacağım. Henüz su vermeyin. Doktor Bey birazdan gelecek... Betül başını sallayarak teşekkür ettikten sonra kocasına yaklaştı. Elini onun başına uzatıp saçlarını okşadı: - Ah Faruk, bitti işte çok şükür... Bir toparlan hayatım sana nasıl güzel haberlerim var bilsen... O sırada Haşmet Bey, Zekiye Hanım ve Gaye girdiler odaya. Zekiye Hanım ağlamaklı bir sesle: - Nasıl Betül, iyi mi kızım? Diye sordu. Betül yorgun ama mutlu bir ifadeyle: - Her şey çok iyi anne, endişe etmeyin, diyerek cevapladı. Yüzü gülüyordu. Haşmet Bey atıldı: - Bu böbreğini veren delikanlı nerede yatıyor kızım? Gidip onu da görelim, ziyaret edelim... Betül durakladı, dudaklarını ısırdıktan sonra ikisinin de yüzüne dikkatle baktı ve ekledi: - Sizlerle konuşmam gereken bir mesele var. Eğer hazırsanız lütfen önce beni dinleyin!.. > DEVAMI YARIN