Bu bir sevdâdır!

A -
A +

Medyada, millî ve ma'nevî değerlere sahip çıkma noktasında en şuurlu adres neresidir? -Elbette ki, Türkiye gazetesi. Türkiye gazetesinin herkesçe bilinen alâmet-i fârikası; vatan, millet, devlet ve millî, ma'nevî değerlerimize gönülden bağlılıktır. Millî ve ma'nevi değerlerimizin en başta geleni de din, dil, tarih ve edebiyattır ki; Türkiye gazetesi bütün bunların yanı sıra, atalarımızın bin yıllık alın teri, göz nûru, gönül emeği; en önemli millî değerlerimizden, vezinli ve kafiyeli şiire de sahip çıkmıştır. 22 Nisan 1970'de, Enver Ören'in, "İlkemiz, devletimize ve milletimize hizmettir" hedefiyle kurulan gazetemiz; ilk nüshasında deklare ettiği, "Kaynağımız, dayanağımız Hakk'a bağlılık ve hakîkate hizmettir. Gö-revimizin başında, önce millî hâkimiyet ve demokrasiyi korumak gelmektedir" prensibinden taviz vermeksizin, 42'nci yılına girdi. Nice 42 yıllara! YAZISIYLA ÇİZGİSİYLE BİZDEN Gazetemizin kurucusu, değerli büyüğümüz Enver Ören, Türkiye Çocuk dergisinin, 15 Kasım 1981'de yayınlanan ilk sayısındaki başyazısında, "Bugün yazısıyla çizgisiyle, yerli ve bizden olan bir dergiyle karşınıza çıkmış bulunuyoruz. Hikâye ve kıssalarımızda doğruluğu, dürüstlüğü; resimli romanlarımızda kahramanlığı, mertliği, Yunus Emre'mizde Allah aşkını, gönül sevgisini bulacak; Mimar Sinan'ımızla, Türkiye'mizi yeniden imara kalkacak; geçmiş ve geleceğimizle kucaklaşacaksınız" diyerek; dil, kültür, san'at ve edebiyatta rotayı belirlemiştir. Gerek gazetemiz, gerekse Türkiye Çocuk dergisi, yayınlarını bu istikamette sürdürmeye devam ediyor. TÜRKİYE GAZETESİ MEKTEBİ Türkiye gazetesi; ilkeli duruşu ve yayınlarıyla temeli sağlam büyük bir millî kültür, san'at ve edebiyat mektebi, güçlü bir ekoldür. Hâlen "İnsan ve Toplum" adıyla çıkan, çok sevilen ve en fazla okunan sayfanın ismi, 80'li yıllarda 'Bizim Sahife'ydi. Dinî bilgilerin yanı sıra şiir, deneme, hikâye, roman gibi edebî türlere de yer verilen cıvıl cıvıl bir sayfaydı. O yıllarda, Bizim Sahife'de, Enver Ören imzalı; vezinli, kafiyeli ve edebî san'atlı (akrostişli) şiir okuduğumu hatırlıyorum. Yayınlanmak üzere sayfaya gönderilen şiirlerin vezinli kafiyeli, düzyazıların da imlâ kaidelerine uygun olması istenir ve bundan asla taviz verilmezdi. 90'lı yılların sonuna kadar, hatırlayabildiğim kadarıyla Mehmet Ali Demirbaş, Ahmet Mahir Pekşen, Nuri Kahraman, Servet Yüksel, Ramazan Çetin, Sefa Koyuncu, M. Halistin Kukul, Hanefi Söztutan, Ahmet Cesur, Ali Kayıkçı, Mustafa Necati Bursalı ile daha pek çok sayıda şâirin, Bizim Sahife'de yer alan ve internette kurulan "Üçüncü Yeni; ölçülü şiir, kurallı nesir" akımına kaynak teşkil eden bütün şiirleri vezinli, kafiyeliydi. Kurallar bugün de değişmedi; inşallah yarın da değişmeyecek; Türkiye çağlayanı, kıyamete kadar ilk günkü heyecan ve coşkuyla, değişmez ilkeleriyle gürül gürül akmaya devam edecek. Yazımızı, Enver Abimizin, "Hayatımın anlamı" dediği Türkiye gazetesiyle ilgili bir konuşmasındaki, veciz ifadeyle tamamlayalım: -"Para kazanmayı düşünseydik, çok daha farklı, daha kolay işler yapardık. Biz, zor olanı, yayıncılık yoluyla hizmeti seçtik. Aşktır bu. Açıkçası, bu bir sevdâdır!"

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.