Ah Lüsiyen Hanım ah!

A -
A +

Beni Lüsiyen hanım yaktı. Hani şu, Abdülhak Hamit'in iki kere evlendiği güzeller güzeli eşi. Yazılarımı sürekli okuyanlar hatırlayacaklardır, son günlerde aklımı Lüsiyen hanımın eşine yazdığı mektuplara taktım. O ne zarafet, o ne kibarlık. Satırların üzerinde gezinirken gözlerim, bir yandan da kendimi sorguladım durdum. Ben neden böylesine terbiyeli olamadım eşlerime karşı diye. Sonra zekasına çok güvendiğim bir büyüğüm dedi ki, 'Eşlerinden hangisi Abdülhak Hamit kadar özel ve inceydi?' Alınmasınlar ama cevap belli, hiçbirisi! Tabii bu onların kabahati değil. Bu, içinde bulunduğumuz çağın suçu. Artık hiçbirimiz zarif olmaya çalışmıyoruz. Hayatı geldiği gibi yaşıyor, sözü dilediğimiz gibi söylüyoruz. Birileri darılacakmış, kalpler kırılacakmış; pek düşünmüyoruz. Bütün bunları tahlil ederken kendi kendime karar verdim. Bir dahaki sefere ben de Lüsiyen hanım kadar olmasa da bir nebze terbiyeli olacağım diye. Tam o sırada karşıma birisi çıktı. Uzun zamandır beklediğim kişi olduğunu sandım. Elimde mektuplar, aklımda hayaller başladım şansımı tartmaya. Hoşluklar üç gün sürdü! Nazara inanır mısınız? İnanın. Kendi kendime nazar değdirdim ben. Üç günlük mutluluğumun sonunda öyle bir duvara çarptım ki ne olduğunu anlayabilmem için bir üç gün daha geçmesi gerekti. Şimdi yine alabildiğine yalnızım. Elimde söz konusu mektuplar, gözümde yaşlar oturuyorum. Lüsiyen hanım vefat edeli yıllar olmuş. Ne yazık, onların yaşadığı gibi aşklar da tarih oldu. Bizim harcımız değil aşkın güzel yüzünü yansıtmak demek ki. Bir kez daha denediğim için pişman değilim. Ama bir kez daha çok üzüldüğüm için pişmanım. Elimde olsa bir doktora yalvarır bütün duygularımı aldırırdım. Ameliyat masasından robot gibi kalkar artık beni üzmesi mümkün olmayan insan ırkına şöyle bir bakardım. Ah Lüsiyen hanım ah! Mektuplarınız olmasa belki kendimi daha fazla korurdum. Belki bu kadar çok açık vermezdim ve bu kadar küsmezdim yeni doğan günlere. Sizde çok acı çekmişsiniz biliyorum ama hiç değilse karşınızdaki kişi sizi hep çok sevmiş. Severken üzmüş; doğru. Peki ama üzülmeden sevmenin yolu yok mu? Düz mantıkla, üzülmemek için sevmemek lazım deyip ot gibi mi yaşayacağız? Eğer formül buysa yazık. Yazık çünkü ben bunu beceremem. Günler sürecek bir uykuyu özlüyorum. Avuç içlerinde açan çiçekleri özlüyorum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.