Bir dost

A -
A +

"Saate bakmaksızın kapısını çalabileceği bir dostu olmalı insanın. Nereden çıktın bu vakitte dememeli gece yarısı telaşla yataktan fırladığında. Gözünün dilini bilmeli. Dinlemeli sormadan, söylemeden anlamalı. Arka bahçede varlığını sezdirmeden, mütemadiyen dikilen vefalı bir ağaç gibi köklenmeli hayatında; sen, her daim onun orada durduğunu hissetmelisin. İhtiyaç duyduğunda gidip müşfik gövdesine yaslanabilmeli, kovuklarına saklanabilmelisin. Kucaklamalı seni güvenli kolları. Dalları bitkin başına omuz, yaprakları kanayan ruhuna merhem olmalı. En mahrem sırlarını verebilmeli, en derin yaralarını açıp gösterebilmelisin. Gölgesinde serinlemelisin sorgusuz sualsiz. Onca dalkavuk arasında bir tek o, sözünü eğip bükmeden söylemeli, yanlış anlaşılmayacağını bilmeli. Alkışlandığında değil sadece, asıl yuhalandığında yanında durup koluna girebilmeli. Övmeli alem içinde, baş başayken sövmeli ve sen öyle güvenmelisin ki ona, övdüğünde de sövdüğünde de bunun iyilikten olduğunu bilmelisin. Hak ettim diyebilmelisin. Teklifsiz kefili olmalı hatalarının; günahlarının yegane şahidi. Seni iyi bilen, sana senden çok güvenen bir sırdaş... Gözbebekleri bulutlandığında yaklaşan fırtınayı sezebilmelisin. Ve sen ağladığında onun gözlerinden gelmeli yaş... İmza: Bir dost!"  Yukarıda okuduğunuz satırlar bana ait değil. Bir tanıdığıma internet yoluyla ulaşmış, o da bana göndermiş. Can Dündar'dan diye bir not var üzerinde. Öyle doğru ve güzel ki yazılanlar, sizlerle paylaşmak istedim. İnsanın tarif edilen gibi bir dosta ihtiyacı var tabii. Başka bir kişiye bunca yaklaşmanın risk almak olduğunu öğretmişse de hayat bizlere, yine de istiyor işte kalp. Yalansız, riyasız, menfaatsiz; yalnızca sevgiden kaynaklanan bir kaderbirliğini kim istemez? Gerçekleşebilir mi diye soruyor içimden bir ses. Sonra başka bir ses, kızgınca, hemen olumsuz olmamamı haykırıyor. Belki saatine uğrar, belki yazılmıştır böyle bir armağan geleceğe... Kim bilir? Geçmişi omuzlarda taşımak ve hatırlamak yük oluyor kimi zaman. Kimi dost bilmişseniz, bir gün arkasından ağladığınızı bilmek derinleştiriyor çizgileri. İnanamaz oluyorsunuz. İstediğiniz halde soru işaretlerinden kurtulamıyorsunuz. Nasır tutmaya başlayan yüreğiniz tekrar gözyaşına yatırılmayı reddediyor. Bu şekilde yumuşamanın sonu daha da sertleşmek biliyorsunuz. Ama yine de istiyorsunuz. Aranmayı, hatırlanmayı, derdinizi paylaşmayı istiyorsunuz. Böyle dostu olanlara ne mutlu. Olmayanlar ise beklemeli belki. Umudunu kesmemeli. İnanmalı yarınlara. Siz bana bakmayın. Benim hesabım, çekişmem, didişmem hep kendimle. Ben hep bulmaktan önce olmaya çalıştım çünkü.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.