İsyan Günlerinde Aşk bitti. Bittiğine üzüldüğüm kitaplardan birisi olarak zihnimde iz bırakarak... Daha önce de yazmıştım, son derecede başarılı bir kitap. İnsan, yazarı Ahmet Altan'ı ancak tebrik edebilir. Bu kitap, Osmanlı'ya duyduğum ilgiyi depreştirdi. Son sayfayı okumamla kütüphaneme koşup çeşitli kaynaklara yapışmam bir oldu. Altan, roman boyunca ısrarla padişahın ismini zikretmemiş. Bir kez bile adı geçmiyor Sultan İkinci Abdülhamid'in. Buna karşılık sinirlendiğinde bıyıklarını ısırdığı, hayvanlara karşı beslediği sevgi, tıbba olan ilgisi ve doktoruyla kurmuş olduğu dostluğa benzer ilişkinin detayları veriliyor. Ahmet Altan'ın o dönemle ve yaşamış bazı kişilerle alakalı çok ciddi bir araştırma yapmış olduğu bariz. Hayal ürünü kahramanlar ise çok ilginç. Her zamanki gibi insan ruhunun derinliklerinde kazı yapmış Altan. Hepimizin hissettiği ama çoğunlukla yüksek sesle söylemeye bile çekindiği ruh durumlarımızın resmini çizmiş. Kitapta, kendime en yakın bulduğum karakter Dilara hanım oldu. Kızımın adaşı olmasıyla başlayan sempatim sayfalar ilerledikçe sevgiye dönüştü. İnanılmayacak kadar paralel tepkiler veriyor Dilara Hanım benimle. Her okur kendisine yakın bir kahraman bulur kitaplarda. Bu kitapta benim akrabam ise bu Osmanlı hanımefendisi oldu. Dedim ya, son sayfanın son kelimesini okumamla çalışma odama koşmam bir oldu. Bir an önce Osmanlılarla alakalı bir kaç kaynak bulmam gerekiyormuş gibi hissettim kendimi. Bereket, Murat Bardakçı'nın Son Osmanlılar isimli kitabı orada beni bekliyordu. Bardakçı'nın Hanedan konusundaki engin bilgisi inanılmaz. Ömrünü tarihin tozlu sayfaları arasında geçirmiş olan yazar, her kelimesiyle okurun ilgisini uyandırmayı başarıyor. Bu uğurda kat ettiği binlerce kilometreye değmiş doğrusu. Son Osmanlılar, rahatlıkla tavsiye edebileceğim bir kitap. Hele de İsyan Günlerinde Aşk'tan sonra. Altı yüz yıl hükümdarlık yapmış bir ailenin son fertleri nelerle karşılaşmış, dünyada nasıl hiçbir şeye güven olmuyor gibi soruların örnek cevaplarını bu kitapta bulabilirsiniz. Bunları okurken aynı zamanda Bu Mülkün Sultanları isimli çalışmayı da elimin altında tutuyorum. Necdet Sakaoğlu'nun kitabı tam bir kaynak. Otuz altı Osmanlı Padişahının tam listesi, akrabaları ve tahtta oldukları dönemlerde yaşanmış bazı önemli olayları özetle öğrenmek isteyenler için birebir. 31 Mart olaylarının resmi tarihte yazılı halinden farklı bir sebep ve sonuçla yaşandığını iddia eden Ahmet Altan, bu sıcak yaz günlerinde benim bir kez daha öz tarihimize gömülmeme yol açtı. Kimler aslında neler yaşadı; bunu ancak yaşayanlar ve Allah bilir. Ama tarihe, klişe haline gelmiş açıdan yaklaşmak yerine biraz daha makro bakmak sanıyorum gerçekçi bir seçenek. Unutmayalım, birileri bugün bile oturmuş resmi tarihimizi yazıyor. Yazdıkları, gelecek nesillerin ellerindeki kaynak olacak. Acaba onların yazdıklarıyla bizim yaşadıklarımız örtüşüyor mu? Tarih araştırmalarına gönül vermiş olanların asıl takıldıkları nokta budur.