Dost acı söyler

A -
A +

'Az sonra Fergal, Timasios basamaklarındaydı. Burası Haliç'in ağzına çok yakın bir yerdi ve Kalkedon'a (Üsküdar) buradan bir kayık bulmak son derecede kolaydı. Ama şaşırtıcı bir şekilde ortada tek bir kayık bile yoktu. Liman neredeyse hareketsizdi ve Boğaz'da bile tekne görünmüyordu.' Bu satırlar, Erguvan Güzeli isimli kitaptan alıntı. William Stearns Davis'in 1930'da ölmeden önce yazdığı on iki kitabından birisi Erguvan Güzeli. Son yıllarda iyice moda olan tarihi romanlardan birisi. Ama doğrusunu söylemek gerekirse pek çoğundan çok daha başarılı. Bunun sebebi Davis'in Minnesota Üniversitesi Tarih Bölümünün önde gelen profesörlerinden birisi olması kuşkusuz. Bir de tabii akıcı üslubu. Kitapçılarda çeşitli tarih dilimlerini anlatan sayısız örnek bulmanız mümkün. Mısır, Aztek, Maya, Yahudilik, Sümer vs. Bu listeyi uzatmak hiç zor değil. Bir tek konuya yoğunlaşmayıp yeni çıkan her kitaba heves ettiğinizde aklınızın karışması işten bile değil. Fakat Erguvan Güzeli yine de farklı bir anlam ifade ediyor. Farkı, şu anda kendi şehrimiz olan, doğup büyüdüğümüz İstanbul'un, fetihten önceki, hem de çok önceki halini anlatması. Farkı, zamanın geçiciliğini vurgulaması. Farkı, bizim zannettiğimiz her şeyin ve her yerin bir zamanlar başkaları tarafından sahiplenildiğinin altını çizmesi. Tarih boyunca aşağı yukarı bütün ulusların başına dert olmuş bir davranış biçimi var. O da rahatlama. Milletler, ne zaman bütün tehlikelerin sona erdiğini düşünseler, ne zaman ahlaki çöküntüye uğrasalar ve israf içinde kibre kapılsalar hep mahvolmuşlar. Bu, Batı Roma İmparatorluğundan Doğu Roma İmparatorluğu'na sonra da Bizans'a kadar hep böyle sürmüş. Meseleye dinler tarihi açısından baktığınızda da aynı gerçeğin hüküm sürdüğünü görürsünüz. Bana kalırsa buradan almamız gereken bir ders var. Bir zamanlar Bizans İmparatorluğu'nun başkenti olan İstanbul (Konstantinapolis) büyük padişah Fatih Sultan Mehmet tarafından Müslüman topraklarına katılmışsa bu, inanç, dirayet ve çok çalışma sonucunda gerçekleşmiştir. Şimdi bizim oturup sadece kendimizi düşünmemiz, kötü yönetilmemiz, kutuplara ayrılmamız ise o şanlı tarihin başarılı dilimlerine pek uymuyor. Uzun sözün kısası, şu anki durumumuz gafletten başka bir şey değil. İslamiyet'in en basit ve net emirlerini bile kulak ardı etmeye başlamamızdan beri sürekli gerilediğimizi düşünüyorum. Unutmayalım ki bir zamanlar girdiği her savaştan başarıyla çıkan, inanılmaz zengin Bizans İmparatorluğu da benzer yanılgılar içindeydi. Şimdiki zamanda avuçlarımızın içinde tuttuğumuz nimetlerin kıymetini bilmezsek acı bir şekilde cezalandırılmamız mümkün. Bunu unutursak bugünlerimizi aramak durumunda kalabiliriz. Bunlar üzücü satırlar. Zaten biz de üzücü bir süreçten geçiyoruz. Yazımı, dost acı söyler mantığı ile okumanızı rica ediyorum. Yarınların parlak olabilmesi için bizim Atatürk öğretilerini ve şanlı tarihimizi unutmamamız gerekiyor. Unutursak düşmanlarımız kendi tarihlerini hatırlatmaya kalkışabilirler çünkü.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.