Rahşan Ecevit, 'bu benim affım değil' demeyi sürdürüyor. Bu onun affı değil! Benim hiç değil. Bu affı üstlenen yok zaten. Sanki kendi kendine ortaya çıkmış gibi davranıyor ilgililer. Zamanında bu konunun üzerinde çok duruldu, çok tartışıldı. Adet olduğu üzere hiçbir sonuca ulaşılamadı ve değişen gündemle birlikte unutuldu gitti. O arada cezaevleri boşaldı, sokaklarda kapkaççılık, gasp, hırsızlık arttı. Bu tabloya birde patlayan kriz eklenince tümden fakirleşen halka sesinizi iyice çıkartamaz oldunuz. İnsanların yüzlerine korku ve açlık ifadeleri yerleşti. Derken bir gün, memleketin yetiştirdiği çok kıymetli kişilerden birisi Eyüp Mezarlığına gitti. Neden gittiği, ismini kimin koyduğu, üzerinden hangi duaların çıktığı falan değil konumuz. Bir tane çok net gerçek var elimizde. Üzeyir Garih önemli hem de çok önemli bir insandı. Orada, az önce sözünü ettiğimiz afla salıverilmiş bir hükümlüyle karşılaşması tamamen tesadüf. Yener Yermez isimli şahsın Garih'in zengin olduğunu fark etmesi, hazır bir zenginle burun buruna gelmişken bu durumdan faydalanmaya karar vermesi; onun eceliyle olan randevusuna dakikaların kalmış olduğunun işaretleri. Yermez'in basına yansıyan ilk ifadesi ilginç. Üzeyir beye yaklaşıyor, para istiyor. Aldığı cevap aslında normal. Herkes gibi çalışmasını salık veriyor Garih ona. Fakat bu, zanlının duymak istediği yanıttan çok uzak. Sinirleniyor. Hemen oradan ayrılıp bir koşu bıçak satın alıyor ve olay yerine geri dönüp Üzeyir Garih'i katlediyor. Bu ifadeyi değerlendirmek elbette yetkililerin işi. Fakat bana hiç inandırıcı gelmedi. Evet, para istemiş ve alamayınca kızmış olabilir. Fakat o sinirle bıçak almak üzere yola koyulması esnasında bu sinirin azalması gerekmez miydi? Bir an durup düşünmesi ve içinde bulunduğu durumu değerlendirmesi daha normal değil miydi? Hem aftan yararlanıp salıverilmiş olması, hem o sırada silah altında bir asker vaziyetinde bulunması onu durdurmalıydı. Biliyorum şimdi bana normal adamın zaten cinayet işlemeyeceğini söyleyeceksiniz. Hatta belki mahkeme bile Yermez'in akli dengesinin yerinde olup olmadığını araştıracak. Yine de içime sinmiyor. Bıçak, olayın başından itibaren yanında olmuş olsaydı daha kolay inanacaktım bunun bir anlık cinnetin sonucu olduğuna. Fakat öyle değil işte. Aradan geçen zaman, işin rengini değiştiriyor. Garih'i bırakıp bıçak almaya gittiği anda olay zaten taammüden cinayete dönüşüyor. Üzeyir Garih öldü. Yener Yermez yakalandı. Rahşan Ecevit affı sahiplenmedi. Sonuç mu? Türkiye kaybetti.