Hani insanın eli ayağı kesilir ya üzüntüden, işte aynen öyleyim. Şimdi yine bana karamsar diyeceksiniz ama etrafımdakilerin ana dili yalan olmuşken başka türlü hissedemiyorum. Neden yalan söylenir? Kendimi bildim bileli iki tane davranış biçimine alerjim vardır. Bir tanesi tehdit edilmek, diğeri yalana maruz kalmak. Devenin sevmediği ot burnunda bitermiş misali hep de başıma bu ikisi gelir. Elbette imtihana tabi tutuluyorum. Nede başarılı değilsem, tolore edebilinceye kadar bu imtihanların süreceğini de biliyorum. Kendi kendime telkinde bulunmak fayda etmese de deniyorum. Ama denemek demek sonuca ulaşmak değil şüphesiz. Pencereden dışarıya baktığımda uçuşan, cıvıldayan kuşları görüyorum. Neşe içindeler. Sadece hayatta oldukları için. Burada bilgelik saklı. Allah tarafından bahşedilmiş, içgüdüsel bir bilgelik. Sadece yaşamı sürdürmekten alınan tat! Dünya malını dert etmeden, anlamsız hırsların peşine düşmeden özgürce uçmak. Bizse kendi küçük hesaplarımızın arasında soluk almakta zorlanan sözde akıllı insanlar... Dünyada göreceli olmayan konu yok neredeyse. İnsanın bilirliği ile bilmezliği o kadar yakın ki birbirine! Bilmediğini bilmek bile klişe bir bilgelik göstergesi. Bilmemiz gerekense yaşamımızı sürdürme vazifemiz. İlim, bilim vs. zaten zevk. Ama daha çok para, daha çok eğlence, daha çok güç diye çırpınmak sonsuz bir yolun başı. Varlığımızın önemli olduğu yanılsamasına kapılıp hiçliğimizi unutmak ise gaflet. Bu saplantılarımız bize özgürlüğümüzü kaybettiriyor. Kuşlar kadar neşeli olamayışımız bundan. Pencereden dışarıya hüzünlü gözlerle bakan taraf olmamız bundan. Kendi zavallılığımızdan. Yalanların yoğunluğunda kirlenen gerçekler bizim lekelerimiz aslında. Maskelerimiz, kandırmacalarımız ve arzularımızla kendi sonumuzu hazırlıyoruz. Kime söylenip durduğumu ben de bilmiyorum. Belki kendime, belki tanıdıklarıma, belki de bütün insanlığa... Bu oyunun temposu bazen çok hızlanıyor ve ben çaresiz kalıyorum. Size hiç olmaz mı? Yine kuşlara bakıyorum. Kalbimde hissettiğim acaba kıskançlık mı? Onlar gibi olma şansımız olsa bu denli özgürlüğe, temizliğe katlanabilir miydik?