'Her vatandaşınızın cebine üç yüz doları biz koyuyoruz!' Kaderde bu sözleri işitmek de varmış. Ne kadar üzücü, incitici bir durum. Üstelik gerçek. IMF Başkanı Köhler'in ifadesi bunlar bildiğiniz gibi. Başbakanımıza gönderdiği mektupta özellikle altının çizilmesi gereken cümle! Bunun anlamı, patronun IMF olduğu, onlar ne derse bizim paşa paşa yapmamız gerektiği, aksi takdirde parayı kesecekleri. Kestiklerini düşünmek bile istemiyorum. İşte o zaman hakikaten Arjantin'e benzeriz. Fakirliğin açlık seviyesine vardığı, anarşinin, ahlaksızlığın kol gezdiği, her şeyin satılık olduğu bir çizgiye ineriz. Parasız gurur olmuyor demek ki! Nasıl bu hale gedik gibi klişe bir cümle kurmayacağım. Önemli olan sonuç şu aşamada. Ve sonuç ortada. Bal gibi gönderecekleri yardıma muhtacız. Göndermezlerse halimiz harap! İleriye umutla bakmak istiyorum ama hangi veriye istinaden yapacağım bunu? İyimserlik yetmiyor sıkıntıların sona ermesi için. İşin aslı şu ki, bu yönetimin bir an önce değişmesi lazım. Yerine gelecek belli bir aday yok, farkındayım ama bu şekilde bütün sistem kilitli vaziyette kalıyor. Bu düğümün çözülmesi, içinde bulunduğumuz şartlarla mümkün değil. Orta direk çoktan rahmetli oldu. Alt gelir seviyesindeki insanlar cidden açlıkla karşı karşıya. Ortanın iki parmak üstü yarı patronlar bitti. Ortalama elli, yüz kişiyi istihdam eden tüccarlar her gün azalıyor. Akın akın iş yeri kapatıyorlar çünkü üretim giderlerini bile karşılayamaz hale geldiler. Hal böyle olunca işsizlik çığ gibi büyüyor. Büyük patronlar ise tedirgin. Yarınları göremedikleri için tedbirli davranmak zorundalar. Genel piyasa şartları neyse ona uyum gösteriyorlar. Ekonomi allak bullak olmuşken onların yeni yatırımlara girişmeleri beklenemez zaten. İstanbul'da üç, beş bin tane şuursuz insan hâlâ kriz yokmuş gibi gezip eğlenmeyi sürdürüyor sadece. Onlar her gece Laila'yı ve benzerlerini hınca hınç dolduruyorlar ve tepinip duruyorlar. Geçen gün bir tanıdığımdan duydum, dört kişi yemeğe gitmişler Laila'ya. Yemekten sonra klüp kısmına geçip eğlenmeye devam etmişler. Gecenin sonunda dört kişiye iki milyar lira hesap gelmiş. Buyurun bakalım! Buna ne denir ki? Fakat bu şuursuzluk da fazla süremez. Önünde sonunda o kesimin de hızı kesilecektir. Çünkü para dönmüyor. Kazanmıyorsunuz ki harcayasınız. Zamanında kazanılmışlar da saklanıyor mecburen ki daha kötü günler gelirse hayatta kalınabilsin. Hiç hayal kurmayalım. Cumhuriyet tarihinin en vahim ekonomik krizini yaşıyoruz. Ve korkarım büyük bir patlama olmadan kimsenin kendisine geleceği yok. Ne diyelim, Allah beterinden korusun!