Hırsızın ardından

A -
A +

Salı günü yazdığım Polis İmdat başlıklı yazım Emniyet Müdürlüğünün dikkatini çekmiş. Sabahın erken saatlerinde telefon trafiği başladı. Ne zaman görev başına vardılar, ne zaman okuyup değerlendirdiler anlayamadım ve süratlerine hayran kaldım doğrusu. O gün köşemi okumayanlar için kısaca tekrarlayayım isterseniz. Pazar gecesi derin uykudayken evin salonundan gelen tıkırtılarla uyanmış ve içeride hırsız olduğunu anlamıştım. Allah kimseye yaşatmasın, son derecede ürkütücü bir hadise. Kiminle karşı karşıya olduğunuzu ve başınıza ne geleceğini bilmiyorsunuz. Bir başkasının evine girecek kadar gözü dönmüş bir kimsenin neleri göze alabileceğini kestirmek güç değil. Yanında silah var mı, varsa ne tip bir silah ve kullanmaya cesaret eder mi gibi sorular bir anda beyninizde yankılanıyor. Gerçi silah olmasa bile sonuçta bir erkekle bir kadının boğuşmasında yüksek ihtimalle erkek galip gelecektir. Bütün bunları hesaplarken evin balkonuna kaçmış ve hemen 155 numaralı Polis İmdat hattını aramıştım. Görevli memura mümkün olduğunca sakin bir şekilde olayı anlatmış, adresi vermiştim. Bütün bunlar olurken hırsız içeride dolaşmaya devam ediyordu. Balkondan kapıcıya seslenmem, yardım istemem falan da kâr etmedi. O anda şehrin ortasında öldürülsem kimsenin ruhunun duymayacağını kavradım. Aradan on dakika kadar zaman geçtikten sonra 155'i yine aradım. Memur beni hatırladı. Bu sefer adımı da verdim. Ekipleri uyardığını, tekrar uyaracağını söyledi ve içimi rahatlatmaya çalıştı. Yine bayağı bir süre geçti ama gelen giden olmadı. Oldum olası polisi sevdiğim ve güvendiğim için bu ilgisizlikleri beni çok üzdü. Ertesi gün köşemde, fazla detay vermeden yaşadıklarımı anlattım. Bir yanlışlık olduğunu düşünmüş ve unutmaya karar vermiştim. Zaten beni asıl sarsan eve hırsızın girmesiydi. Olan olmuştu bir defa. Yazının çıktığı sabah dediğim gibi telefonlar çalmaya başladı. Emniyet Müdürlüğü yetkilileri olaya hassasiyetle yaklaşmışlar ve hemen tahkikat yapmışlardı. 155 Polis İmdat hattına gelen her çağrı kaydedildiği için o geceki konuşmaları tekrar dinlemeleri mümkün olmuştu. İstihbarat Amiri İbrahim bey, bandı bizzat dinlediğini anlattı. Üstelik Emniyet Müdür Yardımcısı Hasan Kaynar bey de olanlara ilgi göstermiş, araştırılmasını istemişti. O gece 155'te nöbetçi olan memur görevini yerine getirip karakolu ikaz etmişti. Tutulan raporlara göre ekipler harekete geçmişti. Yalnız benim şanssızlığımdan olsa gerek, adres tespitinde bir gecikme meydana gelmişti. Yoksa bir kasıt ya da alakasızlık söz konusu değildi. Dedim ya, olan oldu bir kere. Benim emniyet teşkilatına ve görevi başındaki herkese saygım ve güvenim tam. Yaşanan sıkıntının 'aile içinde' halledilmesi gereken bir iletişim eksikliği olduğunu düşünüyorum. Polis ve asker, milletin rahat uyumasının garantisidir. Onlar olmasa hiç birimiz huzurlu olamazdık. Aramızda en küçük bir küskünlüğün olmadığının altını çizmek istiyorum. Siz yine gerekirse gönül rahatlığıyla 155'i arayın.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.