Hayatımda pek az insana ve fikre hayranlık duydum. Genel anlamda kabul gören değerler pek ilgimi çekmez ne hikmetse. Mesela çocukken bile herhangi bir şarkıcıya hayranlık beslemedim. Herhangi bir ünlüye benzemeye çalışmadım. Hiç kuaföre gidip de 'saçımın rengi falanca gibi olsun' demedim. Bu övünülecek bir durum mudur bilemem. Ayrıca öyle olup olmaması umurumda bile değil. Artık otuzlu yaşlarımı sürüyorum ve umursamamak gibi bir serveti ele geçirdim. Bunun verdiği keyfi anlatamam size. Her neyse... Hayranlık duyduklarım da oldu tabii. Genellikle sahip olmadıklarımı hayal ettim herkes gibi. Mesela dingin bir aile ortamını özledim yıllarca. Okula babalarının elini tutarak gelen çocuklara özendim. Kafası çok çalışanları beğeniyle izledim. Matematik kâbusunda başarılı olanları hiç anlayamadım. Büyüdükten sonra ise üniversitede kalıp akademik kariyer yapanları çok takdir ettim. Hep 'keşke' dedim. Yolun başında kaderin iteklemesiyle yapmış olduğum seçimlere çok kızdığım oldu. Ne işim vardı benim gösteri dünyasında? Başkasının elbisesini giymiş gibi hissediyordum kendimi. Felsefe ya da psikiyatri eğitimi almalıydım diye dövünüyorum şimdi. Bazen başa dönmeyi, okula gitmeyi falan da ciddi olarak hesaplıyorum ya tembelliğim ağır basıyor. Bu yaştan sonra ise hayran olacağım bir şey buldum. Bir çocuk. Hayali bir çocuk hem de! Harry Potter. Daha önce de onun hakkında çok yazmış olduğum için yeni çıkan Azkaban Tutsağı isimli kitaptan bahsetmedim bu kez sizlere. Halbuki piyasaya çıkar çıkmaz koşup almıştım bir tane ve daha önce çıkan ilk iki kitap gibi onu da bir solukta okumuştum. Malum J.K. Rowling yazıyor Harry Potter'ı. Türkiye'de Yapı Kredi Yayınları yayınlıyor. Sevin Okyay'ın müthiş çevirisiyle okuruna ulaşıyor. Ama bu teknik bilgiler değil beni asıl ilgilendiren. Harry Potter'ın kendisi. Onu okumalısınız. Eğer gerçeklikten içinize fenalık geldiyse, eğer artık soluk alamadığınızı hissediyorsanız dünya telaşı yüzünden; onunla tanışmalısınız. Sihir dünyasının ortasında dolaşıp olmayanlarla selamlaşmalı, Hogwarts Ekspresiyle yola koyulup ciddi(!) bir okula adım atmalısınız. Çocukken, dinlediğim masalların etkisiyle olsa gerek hep sihirli bir değneğim olsun isterdim. İşin içinden çıkamadığımda onu sallayıp ucundan çıkan parlak ışıkla sorunumu çözebileceğimi sanırdım. Çocuk olmak güzeldi. Şimdi büyükken, Harry Potter sayesinde kendimi çocuk gibi hissedebiliyorum. Dünyanın sözde önemli hadiselerinden ve çekişmelerinden sıyrılıp kendimi bir masalın ortasına atıyorum ve mutlu oluyorum. Kusura bakmayın. Kendimi tutamadım. Günlerdir acı ve gözyaşı soluyoruz. Her dakika yeni savaş çığlıklarıyla irkiliyoruz. Bu karamsarlıktan biraz olsun çıkıp kitapların sevecen dünyasını hatırlatmak istedim. Umarım çağrıma kulak kabartırsınız.