Kargaların kaderi

A -
A +

Bizim mahallede çok karga var. Bu bir benzetme değil. Hakikaten bildiğiniz kargalardan bahsediyorum. Kuzguni siyah, keskin gagalı, çirkin sesli karga kuşları... Hangi ağaca baksanız kış ayının etkisiyle fakirleşmiş dallarında birkaç karganın oturduğunu görüyorsunuz. Kargalar yanlış anlaşılmış kuşlardır. Ya da farklı bir anlatımla, olduğu gibi algılanmaktan kurtulamamış yaratıklardır diyebiliriz. Süsleri yoktur hiç. Sevenleri de az olur buna paralel olarak. Kendi aralarında hayatı paylaşır giderler. Bugüne kadar hiç karga besleyen birisine rastlamadım. Rahmetli anneannem hariç. Onun, serbest dolaşım hakkı bulunan bir kargası vardı. Özgürce Cihangir semalarında uçar, karnı acıkınca bizim balkona konar, umarsızca doyurulmayı beklerdi. Bir de ismi vardı. Rauf! İsmi neden Rauf'tu bilmiyorum. Anneannem bir kere öyle çağırmıştı kargayı, sonra da adı öylece üzerine yapışmıştı hayvanın. Kargaların en sinsi rakipleri martılardır. Bu hayvanları yakından tanımayan insanlar görünüşlerine göre sınıflandırma yaparlar. Ve zahire aldanırlar doğal olarak. Bu dünyada en aldatıcı olan, görünüştür. Dünyanın kendisi yalancıdır halbuki. Nerede kalmış üzerinde geçici müddetle kiracı olanlar! Martılar beyaz oldukları için temiz zannedilirler. Halbuki onlar, denizin fareleridir. Çöplüklerde uçarlar en çok. Hayvan leşlerini gagalarlar. Temizlikle hiç işleri olmaz. Ama o beyaz renk yok mu? Saf aşıklar deniz kıyısında el ele dolaşırken birbirlerine uçan martıları gösterirler ve bu hayvanların güzelliğinden söz ederler. Yanlış anlayacakları ilk ve tek konu bu değildir Allah'tan. Öte yandan kargalar da dünyanın en masum hayvanları değildir tabii. Onlar da et yerler. Ama seçme hakları olsa kaşar peyniri tercih edeceklerini biliyoruz. Onlar sadece kandırmazlar kimseyi. Ne renkleriyle, ne uçuşlarıyla. Onlar, martılara göre daha dürüst, daha sahicidirler. Ve ben sırf bu yüzden kargaları daha çok severim. Hayatımın önemli bir bölümü kandırılmakla geçtikten sonra kargaların gerçekliği ruhuma iyi gelir. Sahte beyazlar sinirime dokunuyor artık. Sahte beyazlardansa gerçek siyahları tercih ediyorum. Keşke milletçe biraz rahatsız edici olsa da gerçek renkleri seçebilsek. O zaman ne hayatımızda ne ekranlarımızda bu kadar çok sayıda boyalı kuş olurdu. Bir çok zekası kıt, karşımıza geçip hepimizi aptal yerine koymaktan çekinirdi. Yirmi dört saat süren mutluluklar elde edemezdik yine belki ama hiç değilse gerçeklerde kaybolma hakkımızı kullanmayı başarırdık. Leşlerle beslenenleri hak etmedikleri tahtlara oturtmak yerine çöplüklere yollardık. Denizlerin farelerini gönlümüze yerleştirmek yerine serçelere saygı gösterirdik. Belki bülbüller biraz ayrıcalıklı olurdu ama hiç değilse kargalar bu kadar haksızlığa uğramazlardı. "Keşke" demek ne zaman işe yaramış ki şimdi yarasın. Bu, kargaların kaderi!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.