Kariyer ve huzur

A -
A +

Haftanın her günü yazmaya alışınca, sadece belli günlerinde yazmak zor geliyor. Oyun disiplininden kopuyorsunuz. Her sabah uyanınca yapılması gereken ilk işin yazmak değil de sözgelimi alışverişe çıkmak olması bir çeşit suçluluk duygusuna yol açıyor. Sanki herhangi bir görevinizden kaçıyormuşsunuz gibi. Herhalde emeklilik de böyle bir şey. Yıllarca erkenden kalkıp işe gitmeye alışmış bir kişinin aniden hayatın sıkışık akışından çıkıp kendisini saksı bakımına adaması pek özenilecek bir durum değil. Demek ki ya en baştan saksılarla iyi ilişkiler içinde olacaksınız ya da emekli olmayacaksınız. Tabii daha az çalışmanın fena yanları da yok değil. Tuhaf bir başıboşluk hissediyorsunuz. Okumanız ya da yazmanız gerekenlere şöyle bir bakıp omuz silkebiliyorsunuz. Benim gibi işkolikler için inanılmaz bir değişiklik bu. Kim kafamıza sokmuşsa çok çalışmanın bir erdem olduğunu! Hayatım boyunca ne yaparsam yapayım en iyisini yapmam gerektiğini düşündüm. Bunu yapmanın tek yolu da çok çalışmak. Geceler gündüzlere bağlandığında çalışırken kendimi mutlu hissettim. Öyle ya, yorgunluklarıma mide sancılarımı ve gözyaşlarımı katarsam çok çalıştığımdan emin olacaktım. Sonra bir gün mesleğimde zirveye tırmanacak, rahat bir soluk alacaktım. O noktadan itibaren ise bütün ustalar gibi daha rahat edecek, yeni gelenlere çok çalışmanın başarıya giden tek yol olduğunu anlatacak, onlara yardım edecektim. Bunun kocaman bir yalan olduğunu çok çalışmaya başlamamın on beşinci senesinde anladım. Bir de baktım, sizin ne kadar çalıştığınız ya da neyi ne kadar iyi yaptığınız kimsenin umurunda değil. Mesleğimde kendi grafiğime göre en iyi olduğum zaman kenara alındım. Sabırda bir erdemdir ya, soru sormadım! Bir gün iyi niyetim anlaşılacaktı. Bütün kitaplar ve bütün ustalar öyle diyordu. Sonra, beklemeye başladığımın ikinci yılının sonlarına doğru bir gün bunun da yalan olduğu kafama dank etti. Şimdi rahatım. Daha az çalıştığımda eskisi gibi kendimi oradan oraya atmıyorum. Hayat bana geleni yaşamayı öğretti. İyi niyetli olmakla kalıp gerisini kadere teslim etmenin tek anahtar, daha doğrusu tek yol olduğunu biliyorum şimdi. Onun için haftanın her günü yazmıyorum diye bunalıma girmek yerine keyfime bakıyorum. Oyun disiplininden kopsam da bunun hoş taraflarını ayıklamaya çalışıyorum. Ve kariyer saplantısını her kim bilinçaltımıza yerleştirdiyse ona söylenip duruyorum. Bize, başarılı olmakla huzurlu olmanın aynı anda yaşanamayacağını kim öğrettiyse!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.