Keyiften ölmek

A -
A +

Bizim caddede bir ağaç var. Bir çok ağaçtan yalnızca bir tanesi o. Ama şahsına münhasır. Bir kaç gün önce güneşin, yüzünü göstermesine aldanıp bahar dallarını açıverdi. Şimdi koskoca caddede asık suratlı ve tedbiri elden bırakmamış sayısız ağacın içinde tek başına etrafa mutluluk ve umut dağıtıyor. Elbette bu cesaretin bedeli var. Ödeyecek. Şimdilik ya ödeyeceğinden haberi yok ya da umursamıyor. Belki o da benim gibi "ölüm ölüm, bir ölüm" deyip sadece yaşadığı anın tadına varmaya çalışıyordur, kimbilir? Yürüdüğümüz yollarda milyonlarca yıldır kimlerin ayak izleri kaldı acaba? İnsanoğlunun yaradılışı itibariyle kendisini dünyanın merkezi sanması eğilimi vardır. Sanki hayat, onun ilk nefesiyle şekillenmiş gibi gelir. Sanki o olmasa dünyada hiçbir şeyin önemi kalmayacakmışçasına güvenir varlığına. Çok az sayıda istisna ise bu bakış açısına kafa tutar. Tıpkı bizim ağaç gibi tepki gösterir bütün sıradanlıklara. Kafamın karışık olduğu sanırım karaladığım satırlardan anlaşılıyordur. Yine bir fikir uçuşması sendromu geçiriyorum. İleriyi görmek istiyorum, başaramıyorum. "Ne yapalım, elle gelen düğün, bayram" diyorum, hemen ardından vesveseye yenik düşüyorum; "her koyun kendi bacağından asılır" sonucuyla çarpışıyorum. Umutlarım iyice dibe vurduğunda gözüm o ağaca takılıyor. Kış ortasında dallarında taşıdığı gelin beyazı çiçeklerinden utanıyorum. Onun gösterebildiği dayanıklılığı gösterememekten hicap duyuyorum. O narin dallar ve nazik çiçekler Mart aynın her şeye rağmen ısıran soğuğuna kafa tutabiliyorsa ben niye yorgunluk belirtileri gösteriyorum diye söyleniyorum. O ağacın diğer ağaçlardan farkı, yaşam sevinci. Kışın ortasında olmamıza aldırmadan çiçeklerini açıvermesi baharı bekleyecek sabrının olmayışından. O bir an önce güzelleşmek istiyor. Belki bahara kadar hayatta kalamayacağından endişeli. Belki haklı. Ben ve birkaç arkadaşım daha aynı mantıkta değil miyiz? Herkes küçülmekten söz ederken içimize fenalık gelmiyor mu? Sıradanlık, herkesin düşünebileceği renksiz fikirler bizi canımızdan bezdirmiyor mu? Artık Türkiye'nin batık ekonomisinden, başbakanın sağlık problemlerinden, banka yutan canavar haline dönüşmüş fondan bıktım. Gerçekler bunlarsa ben artık gerçekleri duymak istemiyorum. Hayal alemime dalıp mutluluk solumak, çiçek açmak istiyorum. Eğer o ağacın buna gücü yetiyorsa benimki de yetecektir. Varsın ondan sonra donma tehlikesi yakama yapışsın. Baharda hava kirliliğinden ölmektense kışın keyfimden ölmeyi tercih ederim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.