Kökler

A -
A +

Tahammül etmek büyük erdem. Size de oluyor mu bilmem, bazen benim insanlara ve olaylara sabır göstermem adeta imkansızlaşıyor. Her şeyi bırakıp gidesim geliyor. Ardımda ne varsa unutup yeni bir yerde yeni bir hayat kurmak istiyorum. Ama bu kolay değil. Kökler öylesine derin ki onları koparıp atmak hayal! Üstelik nereye gidersem gideyim karşıma yine insana has sığlıklar ve çiğlikler çıkacak, biliyorum. Bize özgü bazı davranış biçimlerinden sıyrılsam bile başka sıkıntılarla boğuşmak zorunda kalacağım. Bizim toplumumuzda beni en çok rahatsız eden alışkanlık dedikodu merakı. İnsanların kendi işlerinden çok başkalarının işlerine gösterdikleri dikkat ve alaka beni bitiriyor. Bazılarının bütün meselesi milletin parası, pulu, ailesi vs. Sanki hiç kendi derdi yokmuş gibi başkalarının hayatını meşgale edinmek, tarihten gelen bir alışkanlık olsa gerek. Osmanlı tarihine de baktığınızda aynı olaya rastlıyorsunuz. Saray dedikoduları, koskoca padişahları bile ürkütürmüş. Devamlı surette arkasından ne konuşulduğunu bilmek istermiş tahtın sahibi. Bu konuyu saplantı haline getiren isim ise malumunuz, Sultan 2. Abdülhamit imiş. Gel zaman git zaman bu kötü huyumuzdan vazgeçeceğimize daha da çok benimsemişiz. Günümüzde dedikodu artık bir sektör. Bazı insanlar bunu alenen meslek edinmiş durumda. Ayrıca bu sektörde büyük paralar dönüyor. Yani bir ayıp daha ayıp olmaktan çıktı, toplum bazında kabul gördü diyebiliriz. Ama kabul de görse baş tacı da edilse, ben hep tepki duyacağım ve bu tepkimi göstereceğim. Dedikodudan nefret ediyorum. Sevenden de hoşlanmıyorum. Toplumun ortak zevklerinden kopmak yalnızlaşmaksa yalnız kalmaya razıyım. Aslında bütün bu defolu davranışlar vakit bolluğundan kaynaklanıyor. Okuma alışkanlığının az olması insanları boş işlere yöneltiyor. Eskiden saatler alan ev işleri de teknoloji bağlantılı kolaya geçtiğinden açığa çıkan zaman, konuşmak yerine anlamsız sesler çıkartılmak suretiyle dolduruluyor. Çocukluktan yeni çıkmış genç kızlar bu sayede şöhret oluyor. Ne iş yaptığı belli olmayanlar manken etiketiyle dolaşıyor ve millet onların isimlerini öğreniveriyor. Yazık bile değil. Giderek dibe çekiliyoruz entelektüel anlamda. Düşünmeye üşeniyoruz. Emek sarf etmektense birilerinin çiğnemiş olduğu lokmaları yutuyoruz. İğrenmeyi de unuttuk. Elimize bir kitap alıp kafamızı çalıştıracağımıza kim Bodrum'da kiminle güneşlenmişin çetelesini tutuyoruz. Dedim ya, yazık bile değil.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.