Muhasebe

A -
A +

Bilgisayar ekranımın yanında dumanı tüten çayım duruyor. Geç biten gecenin ardından önümde yine uzun sürecek yoğun bir gün uzanıyor. Boynum ağrıyor, uyku yetmediği için midem alt üst olmuş vaziyette. Kendimi kötü hissediyor muyum? Hayır. Çok şükür ki hayır. Ben bu yoğunluğu çok özlemişim. Her kasımın sızladığını duymanın ayrıcalığını seviyorum. Çok küçük yaşlarda çalışma hayatına atılmış olmanın alışkanlığı herhalde. Öyle ya, on altı-on yedi yaşında ancak vardım ilk işime başladığımda. Erken kalkan yol alır misali ben de kendimce epey yol aldım. Fakat bir anda rüzgarın yön değiştirmesiyle hayatta her şeyin kısmet meselesi olduğunu öğrendim. Her işiniz yolunda giderken nasıl da tersine dönebilirmiş; anladım. Bu bana ders oldu. Bundan böyle şikayet etmek, oflayıp poflamak, pes etmek, karşı tarafa fırsat vermek yok. İş hayatının zaman zaman acımasız olabilen koşullarına uyum sağlamak şart. Bu bilgiler sayesinde şu anda yuvarlarında ağrıyan gözlerime aldırmıyorum. Geçer elbet. Çalışmak, hem yaşamın gereği hem de okul sıralarında bilinçaltımıza kazınmış bir mecburiyet. Sayamayacak kadar çok paramız olsa bile durmaksızın çalışmaya devam ederdik sanırım. En azından ben öyle yapardım. Bir varoluş biçimi, bir yaşadığını ispat etme yolu ter dökmek. Tabii en önemli mesele sevdiğiniz işi yapabilmeniz. Benim işim kamera karşısında olmak. Zaten en rahat ettiğim an izlendiğim andır. Öyle olmasa işimi yapamazdım. Kamera gördüğünde ne yapacağını şaşıran, heyecanlanan insanları hiç anlayamam. Buna karşılık benim asla beceremeyeceğim işleri yapanlar da var. Onlar da benim beceriksizliğimi anlayamazlar. Ezcümle, herkes kendi iyi bildiği işini yapmalı. Peki en iyi yaptığım iş en sevdiğim iş mi? Bu soruya cevap vermek zor. Televizyonculuk bir takım oyunu. Başarılı olabilmeniz için geniş bir kadronun tamamının mükemmeli araması şart. Bütün insanlardan aynı randımanı almanız ise ütopya. Bazen öyle olmayacak, olmaması gereken hatalar yapılır ki inanamazsınız. Kan beyninize hücum eder, nefes almakta güçlük çekersiniz. Bu, işinize titizlenmenizden kaynaklanır. Sonra bir de bakarsınız harcıalem işler prim yapıyor. O zaman çaresizliği hissedersiniz. Ama dedim ya, bundan böyle yılmak yok. Doğru bir tane olur ve bütün parmaklar aynı doğru hedefi işaret edinceye kadar durmadan çalışmak lazım. En sevdiğim iş, en başarılı olduğum iştir diyebilirim. Buna karşılık bir takım oyunu olmayan yazma dalında daha huzurluyum doğrusu. Bilgisayarım, çayım, bilgilerim, duygularım ve ben birleşir çalışmaya başlarız. Yazı benden çıktıktan sonra bir çok işleme tabi tutulur, oralarda çok emek verilir ama ben artık uzaktayımdır. Eşsiz bir yalınlık! Yazmayı seviyorum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.