İsli, paslı, puslu, gri kış günlerinde bir de başağrısı yapışınca insanın yakasına hayat zorlaşıyor. Herşeyden şikayet eden bir tip olmamama rağmen bazen bunalıyorum doğrusu. Hava yağmurlu ve soğuk olduğunda insanın canı dışarı çıkmak istemiyor. Tam tersine evin derinliklerinde kaybolup kuytu bir köşede dinlenmeye çekilmekten başka arzusu olmuyor. En azından bizim için öyle. Çalışma odamdaki bordo berjer koltuğuma gömülüp elime sürükleyici bir kitap da alırsam demeyin keyfime. Ramazan ayının bu ilerlemiş günlerinde sevgiliden ayrılmak üzere olan sevdalı gibi hissediyor insan kendisini. Çalışma odamın hafif loş ortamında gözüm kitabımın satırlarında aklım sevdiklerimde, kalbim uzak hayallerdeyken dışarıdaki yağmurun sesi müzik gibi geliyor. Arada sırada yerimden doğrulup dışarıya göz attığımda kocaman caddede inin cinin top oynamakta olduğunu görüyorum. Sanki herkes benim gibi sinmiş. Sanki yağmur hepimizi yıkıyormuş. Şimdiye kadar gidenleri hesaplıyorum. Öyle çoklar ki! Gidenlere yeni gitmek isteyenleri ekleyince içim bir tuhaf oluyor. Şimdi ramazan da gidiyor. Bu yıl hayatımda ilk defa oruç tutamadım. Doktorların vücudumda tespit ettikleri hipo glisemi mani oldu oruç tutmama. Halbuki ne çok severim oruçlu olmayı! İftarda önüme gelen sıcak çorbanın buğusunda kulluğumu hissetmeyi! Hayatta herşey nasip! Berjer koltuğumda oturmuş tutamadığım orucuma, gitmekte olan ramazanı ekliyorum. Hayat denen açık hesabın muhasebesini yapmak başağrısına yol açıyor. Gri hava, yağmur, soğuk, başağrısı. Küçük bir ara toplam anlayacağınız. Ama zannetmeyin ki bu melankolik bir yazı. Tam tersine hayatın içinde bütün renklerin olduğunu hatırlatmaya çalışıyorum. Yaşamı geldiği gibi, olduğu gibi kabul etmeyi bilmemiz lazım. Aylardan kışsa soğuğu sevmeyi, yazsa sıcakla uyumlu olmayı becerebilmeliyiz. İsli, paslı, puslu, gri günler de bize ait sonuçta. Bu, bize soluk almamız insan olmayı öğrenmemiz için verilmiş tek şans. Bordo koltuğumda oturmuş, bunları düşünürken yine zaman geçiyor. Geçerken başağrımı ve hayatımdan bir günü daha yanında götürüyor. Ama üzülmüyorum. Aksine hâlâ yarınlar için umut olduğunu hatırlayıp gülümsüyorum.