Pozitif enerji ağı

A -
A +

Nelere canınızı sıktığınıza hiç dikkat ettiniz mi? Olmayacak dertlerle bunalttığınız zihninize acımıyor musunuz hiç? Bu soruları son günlerde en çok kendime soruyorum. Yıllardır ne çok şeye üzülmüşüm de hepsi zaman içinde unutulmuş gitmiş. Geriye vücudumdaki izleri kalmış. Bu izler kâh hastalık olarak, kâh sinir bozukluğu olarak bir gün su yüzüne çıkmış. Şimdi oturup düşündüğümde sorunların ne olduğunu bile hatırlayamıyorum. Demek ki tamamen boşunaymış harcadığım zaman ve emek. Geriye yönelik pişmanlıklar biriktirmenin kimseye faydası olmaz. En fazla, yaptığınız hatadan ders alıp, tekrar etmezsiniz olur biter. Onun ötesinde bitmek bilmeyen ağıtlar yakmanın anlamı yok. Geçmişi geride bırakıp hep ileriye, gelecek zamana konsantre olmak lazım. Ancak o şekilde ilerlemek mümkün hayatta. Olumlu olmak, pozitif enerji yaymak hem ruha hem vücuda iyi geliyor. Bunalmak için çok haklı sebepleriniz olsa bile şikayet etmeyin halinizden. Çünkü şikayet ederken olayları tekrar yaşıyorsunuz. Buda üzüntünüzün katlanmasına yol açıyor. Sıkıntıları durmadan hatırlamak, etrafınızdaki negatif enerjiyi besliyor. Kısacası yangına körükle gitmiş oluyorsunuz. Halbuki bunlara ne gerek var? Durun. Düşünün ve hepsinden önemlisi sakin olun. Biliyorum, bunu söylemesi kolay, yapması ise çok zor. Ama unutmayın, derin sular sakin durur. İkide birde celallenen insandan bir müddet sonra kimse çekinmez. Her zamanki halinizin bu olduğunu düşünüp ciddiye bile almazlar. Halbuki genel olarak sakin yapıya sahip olanların kızgınlığı herkesi tedirgin eder. Burada mesele elbette insanları korkutmak değil. Ama mesafeleri korumak için, saygı çerçevesini çatmak için bazen uyarıda bulunmak şart oluyor. İnsanlara ne kadar müsaade ederseniz o kadar üzerinize gelirler. Kendinizi korumak adına bazen sınırları hatırlatmak zorunda kalabilirsiniz ki bu sizin en doğal hakkınızdır. Özellikle herkesin son derecede gergin olduğu şu son günlerde kavga gürültüden uzak durmak giderek zorlaşıyor. Hayat şartları böylesine zorken milletten kibarlık beklemek nafile hale geldi. Bu durumda kendi dünyanızın güvenli ortamında mutlu olmaya çalışmalısınız. Başkalarıyla diyalog içine girdiğinizde ise fazla yüz göz olmadan mesafeyi korumak yine size düşecektir. Her an savaşın başladığı haberini almayı bekleyerek yaşamak hepimizi zorluyor. Yarınların ne getireceğini bilememek hepimizi ürkütüyor. Sorunları herkes tarafından paylaşıldığını bilmek belki biraz olsun ferahlık verir diye söylüyorum. Hani derler ya, elle gelen düğün, bayram. Dünyada hakikaten üzülmeye değecek sıkıntılar varken vara yoka can sıkmak akıl kârı değil. O yüzden bir kez daha moralinizi yüksek tutmanızı öneriyorum. Bunu bir zincirin halkaları gibi kabul ederseniz birinizin yayacağı mutluluğun diğerlerini de etkileyeceğini görmüş olursunuz. Geleceğin çocuklarımıza gülücükler taşıyacağını düşünelim. Mantıklı tahminleri biraz olsun bir kenara itip hoş hayaller kuralım. Hiçbir şey olmasa kendimizi daha iyi hissederiz. Eh bu da az sayılmaz değil mi?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.