Bazı insanların sorunu nedir? Son günlerde kendi kendime en sık sorduğum soru bu. Bunların derdi ne? Hangi kanalı açsanız tuhaf bir yarışma programıyla karşılaşıyorsunuz. BBG rating yaptı ya, mutlaka benzerlerinin üretilip pazara sürülmesi lazım. Bu anlayış sonucunda bir otomobile en uzun süre kim dokunacak yarışması, asgari ücretle kim hayatta kalabilecek yarışması, kim aralıksız dans edecek yarışması ve benzerleri türedi. Yayıncı gözüyle, çok emek istediğini bildiğim bu işleri gerçekleştiren arkadaşlara saygı duyuyorum. Kalabalık ekipler, kesintisiz teknik hizmet vesaire derken yorucu bir tablo çıkıyordur ortaya. Ama yarışanlara ve onları izleyenlere ne demeli orasını kestiremiyorum. Kazanmak için inanılmaz bir gayret göstermeleri gerekiyor. Hatta normal insan standartlarının çok üstünde bir performans lazım. Zaten yarışmaların sona ermesine yakın, yarışmacıların ne hale geldikleri ortada. Fazla söze ne hacet? Ağlayanlar, hayal görenler, kavga edenler... İnsan psikolojisinin dinamitlendiği sahneler! Geçen gün bir tanesi otomobilin içinde Barış Manço ve eşini gördüğünü iddia ediyordu. Bir başkası, ağlayarak, birilerinin boğazını sıktığını haykırıyordu. Programlarda görev alan sağlıkçılar ise çaresiz. Aslında yapılan işlerin insan sağlığıyla çakıştığının farkındalar bal gibi ama ellerinden gelecek bir şey yok. Orada onlar çalışmasa başka ekipler aynı işi üstlenecek. Sonuçta çark yine dönecek. 1988 yılından beri kameralarla haşir neşirim. Bu işlerin nasıl yürüdüğünü az buçuk anladığımı iddia edebilecek kadar tecrübe sahibiyim. Bu açıdan baktığımda, bunun da bir moda olduğunu ve çok çabuk geçeceğini, yerini yeni ve daha zorlayıcı örneklerin alacağını söyleyebilirim. Evet geçer. Neler geçmedi ki? Ama geçeceğini bilmek, şu anda zararlı olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Oralarda yarışmacı sıfatıyla bulunan insanlar, çok uzun müddet taşımak zorunda kalacakları izler ediniyorlar. Büyük umutlarla kameraların karşısına geçiyorlar. Arabayı kazanamasalar bile şöhreti yakalayacaklarını sanıyorlar. Birkaç gün mahallenin bakkalı ya da komşu hanım daha fazla ilgi gösterecek diye seviniyorlar. Tabii ki hedefleri bununla sınırlı değil. Hazır dikkati çekmişken gerisinin geleceğini düşlüyorlar. Her tanınmanın şöhret, her dikkat çemenin başarı zannedildiği güzel ülkemde onları bu sığ düşüncelerinden ötürü suçlayamazsınız. Bir an önce köşeyi dönmek ve paraya kavuşmak için yapılamayacak iş yok gibi. Fakat kolay gelen kolay gider. Bu unutuluyor. Kimsenin yarışmacı olup da ünlü olacağı yok. Tarık'ın yakaladığı şans ilk olmasıydı. O bile çok uzun vadeli olmayacaktır, göreceksiniz. Geriye kalan sadece yorgunluk, hayal kırıklığı, zedelenmiş ruhlar olacaktır. İnsan bunları bilince daha çok üzülüyor. Genç beyinler düşünerek üretsin istiyorsunuz. Ama ne yazık ki isteklerinizin çoğu buharlaşıp uçuyor. Birkaç otomobilin peşinde binlerce insan... Yazık!