Haddini bilmek ne demektir? Türkiye'nin bana göre en büyük sorunlarından birisi haddini bilmeyenlerin çoğunlukta oluşu. Eh tabii bunu bilebilmek için eğitim gerekiyor. Eğitim meselesi de kanayan yaramız olduğuna göre durumumuzda şaşılacak bir şey yok. Haddini bilmek; sınırı bilmek ve o sınırı aşmamak demektir. Peki sınır neye göre ölçülecek? Nerede doğduğunuzdan genetik yapınıza, taşıdığınız kandan hangi okulları bitirdiğinize kadar her türlü detay sınırınızı oluşturur. Rafine bir oluşuma bir de iyi kalpliliği ve efendiliği eklerseniz mükemmele yakın bir kişilik elde etmiş olursunuz. Bu söylediklerim sınıf farkı fikrini desteklemek midir? Belki. Kulağa pek hoş gelmese de ben sınıf farklılığını kabul ederim zaten. Mesele, aradaki ayrıma rağmen herkesin kibirden uzak, olgun ve cömert olmasındadır. Yoksa kan gerçeğini yadsıyamazsınız. Günümüzde insanlar davranış biçimlerini yalnızca banka hesaplarına ve doldurmakta oldukları koltuklara dayanarak belirliyorlar. Yanlış! Tesadüfler ve şans sizi bazı mevkilere taşıyabilir. Ama gece olup başınızı yastığa koyduğunuzda aslında kim olduğunuzu bilirsiniz. Bilmek! İşte en zoru. Ülkemde herkes her işi yapabileceğini zanneder. Bütün hüneri salça yapılacak domatesi seçmek olan bir zat-ı muhterem, bıraksalar çok iyi televizyon programı üretebileceğini zanneder. Komik! Mesela ben on yedi yılını kamera karşısında geçirmiş bir yayıncıyım. Sevenlerim var, nefret edenlerim var. Ama hepsi bilir ki dişimle tırnağımla geldim bugünlere. Ve ben biliyorum ki, milyon dolarlarla transferimi isteseler, bir salça fabrikasına genel müdür yapmaya kalksalar kabul edemem. Çünkü hangi domatesten kaç ton satın almam gerektiğini bilemem. Yani ben haddimi bilirim. İç sıkanların kalabalık olduğu şu canım topraklarda yaşamak ve çalışmak gün geçtikçe zorlaşıyor. Hangi yana dönseniz sabrınızı taşıracak olaylarla burun buruna geliyorsunuz. Yıllardır yazıyoruz, söylüyoruz. Kendi dalınızda uzmanlaşın arkadaşlar ve milletin uzmanlık dalına bulaşmayın. İki binli yılların çağdaş, kentli ve kültürlü insanı olmaksa arzunuz bunu başarmak zorundasınız. Yoksa komik duruma düşersiniz. Mankenlerin assolist olmaları gibi kötü örneklere prim vermeyin. Bunlar gelgeç işlerdir. Mühim olan kendi dalında söz sahibi olmaktır. Ve tabii bu arada genel müdür oldum, bu iş bitti diye böbürlenmeyin. Unutmayın bir söz vardır dilimizde. Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var! Koca imparatora hatırlatılan bu gerçeğin altını çizmek zorunda bırakmayın insanı. Uzun lafın kısası: Salçacı salçasını yapsın, televizyoncu programını. Anlaştık mı?