Sağlıklı, başarılı, bereketli yeni yıl dileklerimle... Son satırı başta yazdığımın farkındayım. Klişelerden hiç haz etmediğim için bu yıl da böyle olsun dedim. Nasıl olsa bugünlerde okuduğunuz her yeni yıl yazısında aşağı yukarı bu tip dileklerle karşılaşacaksınız. İnsanların bazı amaçları ortak olduğu için dilekler de benzer oluyor tabii. Bu yıl bir de moda söylem var. '2001 yılı hiç iyi geçmedi, İnşallah 2002 böyle olmaz' diye. Acaba suçlu olan rakamlar mı yoksa insanlar mı? Sorumluluğu elin garip sene sayısına bağlamak kolay tabii. Bütün dünyaya hakim olan olumsuzlukların kaynağı yine insanoğlu olduğu halde nasıl olur da zavallı bir rakam hüküm giyer anlamak mümkün değil. Birde 'Yeni yıla nasıl girersen öyle gider' geyiği vardır. Bu da tamamen yalandır. Herkes üç aşağı beş yukarı yeni seneye hoşça girmeye çalışır ama 'şekil bir a'da da görüldüğü gibi bütün sene hoş geçmeyebilir. Sevinçler, hüzünler, mutluluklar, hayal kırıklıkları... Bunların hepsi bizim için. Bazılarını ayıklayıp kalanlarla tam rafine bir hayat hikayesi geçirmek mümkün değil. O yüzden beklentileri abartmamak lazım. Bazı talepler ise son derecede mantıklı. Mesela son Telsim reklamını her izlediğimde gözlerim doluyor. Şık bir davetten çıkan Yılmaz Erdoğan'ın ayakkabılarını boyayan yetenekli ve esprili çocuğun görüntüleri yüzünden. Bilinçaltımıza Erdoğan'ın çocukluğu gibi yerleştirilmeye çalışılan figürün bir de mesajı var. Sokaklar zeki çocuklarla dolu! İşte bu doğru. Kendi adıma söyleyeyim, okumak ve oyun oynamak dışında hiçbir sorumluluğu olmaması gerektiği halde para kazanmanın peşine düşmek zorunda kalan her çocuğun yükünü omuzlarımda hissediyorum. Bu yüzden yeni gelecek her yıldan beklentim, çocukların çocukluklarını yaşayabilecekleri standartta bir Türkiye'dir. Bunu rakamlar yapamaz. Yapabilecek olanlar iki ayakları üzerinde durabilen, düşünebilen, yönetebilen insanlardır. Bizim umudumuz yeni yılın böyle insanlar taşıması olabilir mi acaba? Yeni bir 365 gün 6 saati karşılamak üzereyiz. Kişisel tarihimize ekleyeceğimiz yeni günler bizi bekliyor. Tertemiz bir sayfa açma fırsatını kaçırmanın alemi yok. Haydi, kalbimizi bir kez daha iyi niyetli umutlarla dolduralım ve heveslenelim. Çocukların güldüğü, yaşlıların huzur duyduğu, gençlerin çalışıp ürettiği bir Türkiye oluşturmak için bir kez daha hareketlenelim. Gelecek hoşlukları günlerden ziyade kendimizden bekleyelim. Mutlu olmak için hiçbir fırsatı kaçırmadan pozitif elektrik yayalım. Eskimiş yeni yıllarınıza yepyeni bir yeni yıl eklenmek üzere. Kıymetini bilin. Son bir rica daha... Dünyayı, insanları sevin ama asla kendinizden vazgeçmeyin. Mutlu yıllar!