Şok

A -
A +

Aklı başta tutmak ne zor bir iş! Kafatasımın içinde beynim dönüp duruyor. Sanki vücudumun hareketlerini dışarıdan izler gibiyim. Ağrıyor... Sürekli, biteviye ağrıyor. Bu, illet bir ağrı. Can yakmıyor ama huzur da vermiyor. Birdenbire başladı. Cumartesi gecesi, bir dostumun evinin balkonundaydık. Küçücük balkonu bin çeşit çiçekle süslemeyi başarmış bir doğa hayranıdır o. Hanımı, her zamanki gibi birbirinden lezzetli yemekler hazırlamış. Ailenin büyüklerinden bir teyze de var sofrada. Ben, yeni katılmışım aralarına, biraz gecikmeli olarak. Çünkü cumartesi gününü kendime göre farklı bir biçimde geçirmişim. Dünyadan haberim yok doğrusu. Kendimden bile habersizim o sırada. Derken yemekler geliyor, sohbet başlıyor. Dilara Sarıkızın peşinde koşturuyor. Zavallı kedi nereye kaçsa yakalanıyor. Kaçan balığa öykündüğünden olsa gerek kaçtıkça kıymete biniyor, kovalanıyor. Sarıkıza bir de bu yüzden sinir oluyorum. Kedi haliyle benden daha uyanık. Sohbet bu ya, birden masadaki teyze,'Üzeyir Garih'in öldürülmesine ne diyorsun' diye soruveriyor. İşte başımın ağrısı o anda hayatımın gerçeklerinden birisi olarak saplanıyor. Üzeyir Garih... Hani o çok saydığımız, çok sevdiğimiz, iş adamı dostumuz mu? Ne öldürülmesi? Bu da nereden çıktı şimdi? Rengim atmış olsa gerek, birden teyze sorduğuna pişman oluyor, diğerleri aceleyle eldeki bilgileri geçiyorlar. Pek de anlam veremiyorlar şokuma herhalde. Pek de anlamlı değil belki. Ama ben kaç gündür Garih'i düşünüyordum. Bunu sadece ben biliyorum tabii. Anlamsızca görüntüsü gözümün önündeydi. Onu en son Kanal 7'de sunduğum sabah programında görmüştüm. Konuğum olmuştu. Daha önceden o güne taşıdığımız dostluğumuzu pekiştirmiş, başarılı bir canlı yayını paylaşmıştık. Sonrasında en kısa zamanda görüşmek üzere deyip ayrılmıştık. Bunun üzerinden neredeyse iki yıl geçti. Bir daha hiç bir araya gelmedik. Bir hafta öncesine kadar... Bir hafta önce birden Garih gelivermişti aklıma. O sabahı, o programı hatırlamıştım. Arada sırada yüzü gözümün önüne geliyordu. Benim öyle önsezim falan yoktur. Doğrusu hiç sezim yoktur diyebilirim. Bazen önümde cereyan eden olayları bile kaçırırım. Nerede kalmış olacakları önceden tahmin etmek! Fakat kaç gündür Üzeyir Garih'i düşünüyordum işte! Aklıma gelecek son şey onun ölüm haberini almaktı. Hem de bu şekilde. Bıçaklanarak! İnanamıyorum. Gerçekten inanamıyorum!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.