İnsanın başının hem ağrıyıp hem döndüğü fakat aslında hasta falan olmadığı günler vardır. Kolunu kıpırdatmadan önce dakikalarca düşünüp kendisiyle pazarlık yapar. Sonuçta kolu kaldırmak mecburiyetinde olduğunu kavrayınca söylenerek hareket eder. O anda dokunsalar ağlayacak durumdadır. Kime kızacağını bilemez. Zaten toplamda hayata kızgındır. Diğer yandan sinirini çıkartma yoluna gidecek kadar enerjisi de yoktur. Daha ziyade "ne yaparsanız yapın" moduna girip yorganın altında kaybolmak gelir içinden. Nasıl olsa hayat onsuz da devam edecek, dünya her ihtimalde dönecektir. Eş, dost akraba faslına gelince... Bu zamanda kim kimin umurunda ki? Akıldan geçmekte olan bu tehlikeli fikirlerin yan etkilerinin farkında, toparlanmaya gayret eder. Fakat yatak, yorgan ikilisi karşı konulmaz bir görüntü sergilemektedir. Gerçi yatınca da başka türlü bir tuzak beklemektedir insanı. Gözünü kapattığı anda beliren görüntüler... Geçmiş zamanın kâbusları. Biten sevgiler, süren hayal kırıklıkları, umutsuzluklar, yarınların ürküten gelişi. hesaplar, kitaplar, ihtimaller, köşeye sıkışmalar, ortaya atılmalar... Bitmez bunlar. Bir türlü bitmek bilmez! Yataktan çıkılsa ne yapılacağı bilinemediğinden görüntüler savuşturulup huzur beklenmeye başlanır. Huzur duymanın bir formülü olmalı. Ya hiç itirazsız dünyanın bütün yaptırımlarına boyun eğmelisiniz ya da huzursuz olmayı bir yaşam biçimi olarak kabul etmelisiniz. Düşünmeyi iş edinmiş kişiler soru sorarlar. Ve bir defa sormaya başladığınızda bununda sonu gelmez. İlk başlarda sabırla cevap yetiştirenler bir süre sonra bunalmaya başladıklarında tehlikeli hale gelirler. Köşeye sıkışmış kediler nasıl tırnaklarını çıkartıp tırmalamaya hazırlanırlarsa o insanlar da her an saldırmaya hazır beklemeye başlarlar. Sormak ya da sormamak işte bütün sorunun ikinci etabı! Kafatasınızın içinde taşıdığınız gri lopçuklarınızın işe yaramasını istiyorsanız soracak ve risk alacaksınız. Veya gri lopçukları popüler kültüre teslim edip uyumaya bırakacaksınız. Bu durumda sizi rahatsız eden olmayacaktır. Tek derdiniz Hande Yener'in yeni albümünün tutup tutmayacağı ya da Sezen Aksu'nun nerelerde olduğu olacaktır. Bakmayın, aslında ikinci gruba dahil olmak inanılmaz bir lükstür. Nadasa bırakılmış düşünme yeteneğimiz ileride yeni fikirler geliştireceği varsayılarak bekletiledursun bizler tatile devam ediyoruz. Çok yorulmuştuk ya, dinlenmek hakkımız tabii! Yatak, yorgan, yastık ve dışarıda sürüp giden bir hayat... Yaş ilerliyor. İlerledikçe bu koşturmanın bir daire çizmek olduğunu görüyor insan. Başladığımız yere dönmek için bu kadar zahmet niye?