Türkiye'de artık Türkçe konuşmak alt kültüre emanet edilmeye başlandı. Birtakım köşe yazarlarının başlattığı İngilizce dert anlatma eğilimi, görülüyor ki politikacılara da bulaştı. Ana dillerini yeterince konuşmaktan aciz insanların bir başka dili daha katletmeye gösterdikleri bu ilgi düşündürücü. Yabancı dil bilmek zannedildiği kadar kolay ya da ucuz değildir. Aslında bir dili bilmek başlı başına bir uzmanlık alanıdır. Doğma büyüme Türkiyeli olduğumuz halde pek çoğumuz Türkçe'yi iyi konuştuğumuzu iddia edemeyiz. İngilizce de en az Türkçe kadar güzel, melodik ve zor bir lisandır. Üç beş aylık kurslarla veya bir kaç İngiltere gezisiyle İngilizce öğrenilmez. Ama pek çok işi hafife almaya yatkın Akdeniz kültürümüzle biz bunun da suyunu çıkarttık çoktan. Aşağı yukarı her köşe başında karşımıza çıkan ve adına kolej denen hilkat garibesi binaların içinde uçuk fiyatlara satın alınan eğitimin çocuklarımıza İngilizce öğrettiğini sanmamız ise sadece iyi niyetimizden. Tekrar ediyorum, henüz Türkçe'yi sökebilmiş değiliz! Bütün bunlar, tahmin edebileceğiniz gibi Mesut Yılmaz beyin Sadettin Tantan'ın istifası hakkında yaptığı İngilizce yorumdan çıktı. Üstelik Sayın Yılmaz, Alman ekolünden geliyor. Yani Almanca'sı şüphesiz iyi fakat İngilizce onun için üçüncü dil durumunda. İkinci sırayı Türkçe'ye ayırışım umarım kalbini kırmaz! Ne demiş Sayın Başbakan Yardımcısı? "No surprise!" "No comment!" 'Sürpriz değil', 'yorum yok!' İyi. Sayın devrik bakanın istifasının sürpriz olmaması da bizim için sürpriz değil zaten. Sırf istifa etsin diye bunca senaryonun yazıldığını görmek için çok zeki olmak gerekmez. Peki neden açıklama, daha doğrusu açıklamama İngilizce yapıldı? Türkçesini söylemeye dili mi varmadı yoksa? İngilizce söylendiğinde hakaret daha mı zarif görünüyor? Ya da Amerikan baskısı artık bu boyutlara mı vardı? İtiraf ediyorum, bu soruların hiçbirisine cevap istemiyorum. Bunlar, cevapları belli sorular ve benim canımı sıkıyorlar. Karşımızda bir sahne var. Ve oyunun baş rol oyuncuları... Onlar rollerini yapıyorlar, biz ise izliyoruz. Bazen beğenip alkışlıyoruz, bazen gerilip homurdanıyoruz. Rolü bitip sahneden ayrılanları hemen unutuyoruz ve bakışlarımızı yenilerine çeviriyoruz. Türkiye'de yaşamanın özeti bundan ibaret! Sayın Tantan beklendiği gibi istifa edip gitti. Ona ister Türkçe, ister İngilizce, ister Japonca veda edin. Fark etmez. Önemli olan hükümetin kan kaybıdır. Bunu da fark etmek için görmek gerekir. Understand?