Yazarın görüşleri

A -
A +

Boş sayfanın, yazar üzerinde bir etkisi vardır. Onu doldurmanız gerektiğini bilirsiniz. Üstelik karaladığınız kelimeler ipe sapa gelmek durumundadır. Kendinizi, halkınızı hatta bütün insanlığı ilgilendirecek konulara değinmeniz, kıssalardan hisseler çıkartıp onları hakça dağıtmanız lazımdır. Bu da en basit tabiriyle baskı anlamına gelir. Üzerinizde, içinizde, kalbinizde hissettiğiniz bir baskı. Ama acı veren cinsinden değil. Tam tersine ilk kelimeyi yazana kadar biraz nazlansanız bile sonrasında içinizi döktüğünüz için rahatlamanıza yol açan hoş bir görevdir. Bir de okurun durumu var tabii. Yedi yıldır her gün yazmama rağmen hiç değinmediğim bir konu... Ama artık okurlar hakkında yazmak için dayanılmaz bir istek duyuyorum. Kendimi tutamayacağım. Ben okurlarımı birkaç ayrı isim altında topluyorum. Birinci grup iyi niyetliler. Onlar sizi severler. Ne yazarsanız yazın olaya iyi tarafından bakarlar ve illa ki beğenirler. Bir yandan da hayatınızı incelemektedirler. Evlenmeniz, ayrılmanız, çocuk sahibi olmanız hep onlar tarafından bilinir. Kendilerince yorumlar yapıp dualar ederler sizin için. Onlar okur olmaktan ziyade yüzlerini hiç görmediğiniz dostlardır. Bir diğer grup tesadüf edenlerdir. Aslında sizin yazmakta olduğunuz gazeteyi almak gibi bir alışkanlıkları yoktur. Bir gün bir yerde tesadüfen köşenizi okurlar ve beğenirler. Almadıkları bir gazetede beğenilecek bir bölüm bulmaları onları çok şaşırtır ve yukarıdan bakan bir edayla sizi takdir ederler. Belli bir sınıfa ait insanlar olduklarını düşünürler ve beğenilerini etkili bir kıstas kabul ederler. Onlardan gelen mailleri okurken çok eğlenirim. En sinir grup ise ukalalardır. Ukala gruba mensup olanlar yazdığınız gazeteyi uzun yıllardır okumaktadır. Bu okumanın kendilerine en az bir yönetim kurulu üyesi düzeyinde hak kazandırdığını zannederler. Gazeteyi eleştirmek için incelerler. Kendilerine göre kimi haklı, kimi haksız yorumlar yaparlar. Sizin köşenizi ise ısrarla takip ederler. Beğenmediklerinde son derecede kaba ve kırıcı mesajlar yollarlar. Üstelik okuduklarını anlamamış olduklarının farkında değillerdir. Bazen yazdığınızın tam tersini algılarlar ve o doğrultuda fikir beyan ederler. Onların takdiri de iticidir. Zaten burada takdir kelimesini kullanıyor oluşum bile yanlış. Birisini beğenebilirsiniz. Fakat takdir etmek iddialı bir eylemdir. Takdir edebilmeniz için en az o yazar kadar yazabilmeniz gerekir. Takdir makamına ulaşmak için o konunun üstadı olmak lazımdır. Buna kendiniz karar veremezsiniz. Yazılarınızın yayınlanmış olması, okura ulaşması şarttır. Ancak ondan sonra takdirinizi bildirebilirsiniz. Yoksa öyle okudum, takdir ettim demek olsa olsa Türkçe hatasıdır. İşte böyle! Her gün hakkımızda düşünme özgürlüğünüze karşılık bir gün de ben sizin hakkınızdaki fikirlerimi açayım dedim. Sakın alınmayın. Unutmayın ben her gün yüzlerce mesaj okuyorum ve kimilerine çok kırılıyorum. Hayat böyle!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.