İşe devamsızlık ve sonuçları

A -
A +

İşyerinin yurt dışına giyim eşyası ihraç eden bir başka firmaya fason dikim yaptğını, bazı dönemlerde siparişlerin artması sonucu çok yoğun çalışmalarının gerektiğini, işyerlerinde yaklaşık 400 işçinin çalıştığını, işlerin çok yoğun olduğu zamanlarda ise bir grup işçinin bilinçli olarak işe gelmediklerini veya geç kaldıklarını belirten bir okuyucumuz özetle ne gibi önlemler almaları gerektiğini, bu tür olayların önüne nasıl geçileceğini sormaktadır. İşçinin işe devamsızlığı İş Kanunu 25/II-g maddesinde işveren açısından bildirimsiz fesih olarak düzenlenmiştir. Buna göre; işçinin, işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki gün veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç iş günü devamsızlık yapması durumunda işveren iş sözleşmesini tek taraflı olarak bozabilecektir. Bu fesihten dolayı da ihbar ve kıdem tazminatı ödemek durumunda kalmayacaktır. Dikkat edilirse, kanun maddesinde belirtilen gün sayısı kadar işe gelmemek iş akdinin bozulması için yetmemekte, ayrıca bu devamsızlık hallerinin izin almadan veya haklı bir nedene dayanmaksızın yapılması şartları da aranmaktadır. Söz konusu hükümde bir aylık sürenin tespiti için, ay başı ve sonunun esas alınacağına dair bir açıklama olmadığı için, bir ayın hesabında ilk devamsızlık tarihinden itibaren bir sonraki ayın aynı günü arasındaki sürenin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Devamsızlık haklı olmalıdır İşçinin devamsızlığı haklı bir nedene dayanıyorsa, işverenin sözleşmeyi bu nedene bağlı olarak feshetme hakkı yoktur. Hangi durumlarda işe gelmemenin haklı sayılacağı belirli bir kurala bağlanmamıştır. Bağlanmamasında da yarar vardır. Zira her olayın kendi içinde özel olarak değerlendirilmesi ve bir sonuca varılması gerekmektedir. Yargıtay bir olayda, bronşit olan 18 aylık çocuğunu doktora götüren, mazeretini komşusu aracılığıyla işverene bildiren ve iki gün işyerine gitmeyen işçinin devamsızlığını haklı bulmuştur. Başka bir olayda ise, rapor bitiminden sonra üç iş günü işine gelmeyen ve beyan ettiği mazeretini ispat edemeyen işçinin hizmet sözleşmesinin feshini haklı bulmuştur. Bir başka kararında hiçbir mazereti olmadan izinsiz olarak ardı ardına iki gün işe gelmeme halini Iş Kanunu'na göre haklı nedenle fesih şartının oluştuğuna karar vermiştir. Yargıtay, işçinin vizite kağıdı aldığı halde doktora gitmemesi ve o gün iş yerinde de gelmemesi üzerine işverenin hizmet sözleşmesini feshetmesini haklı bulmuştur. İşe devamsızlığın haklı sayılabileceği durumlara şunları örnek olarak verebiliriz; işçinin evlenmesi, nişan!anması, eşinin doğum yapması, akrabalarından birisinin ölümü, tanıklık yapması, çoğunu hastaneye götürmesi, hastalanması ve benzeri. Mazeret izni Bu noktada mazeret izni uygulaması devreye girmektedir. İş Kanunu'nun 55'inci maddesinin (h) fıkrasında "işçilerin evlenmelerinde üç güne kadar, ana veya babalarının, eşlerinin, kardeş veya çocuklarının ölümünde iki güne kadar verilecek izinlerin" çalışma süresinden sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Bu gibi hallerde işçinin mazeret izninde olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir. Kanunda sayılan bu sürelerin bazı durumlarda aşılması sözkonusu olabilmektedir. Örneğin; Istanbul'da çalışan bir işçinin Erzurum'da bulunan babâsının cenazesine gitmesi durumunda iki günlük mazeret izninin aşılması nedeniyle iş sözleşmesinin bildirimsiz feshedilmesi hakkaniyet kuralları ile bağdaşmayacaktır. Mazeret izni uygulamasında da her olayı kendi içinde değerlendirip makul süreler dikkate alınmalıdır. Mahkemeler de önüne gelen her olayı ayrı olarak değerlendirip olayın akışına ve içinde bulunduğu şartlara göre sonuca gitmektedirler. İşçi, haklı bir nedene dayalı olarak işe gelmiyorsa bu durumu Medeni Kanunun ikinci maddesindeki dürüstlük kuralı uyarınca işveren bildirmek zorundadır. Bazı hallerde işçinin bu görevini yerine getiremeyeceği veya geç getirebileceği düşünülerek işverenin de bu konuda bir araştırma yaparak hareket etmesi gerekmektedir. Yargıtay'a göre, işverenin tutanak, tanık ve işyeri kayıtlarıyla kanıtladığı devamsızlık durumu sadece işçi tanıklarının beyanlarına dayanılarak yok sayılamaz. Yine Yargıtay'a göre, işçilik hakları ödenmeyen işçinin devamsızlık nedeniyle işten çıkarılması iyi niyet ve hakkaniyet kurallarıyla bağdaşmamaktadır. İşçinin bir suçtan dolayı tutuklanması ve hapsedilmesi halinde işe devamsızlık haklı olarak değerlendirilmemektedir. Tutuklandıktan sonra beraat eden işçinin, tutukluluk sırasındaki devamsızlığı nedeniyle iş akdinin feshedilmesini gerektirmemektedir. İşe gelemeyene uyarı gönderin Konuyu toparlayacak olursak, işçilerin işe devamsızlık halinin mutlaka haklı bir nedene dayalı olması gerekiyor. Nasıl işveren işçiye karşı yasal olmayan işler yaptıramayacağı gibi işçilerde işyerinin çalışma düzenine ve saatlerine uymak zorundadır. İşe üst üste iki gün gelmeyen işçilere mutlaka noter vasıtasıyla ihtarname göndermeniz gerekiyor. İhtarnamede, işe gelmeme sebebinin en kısa sürede işveren bildirilmesi, haklı bir nedene dayanmayan devamsızlık halinde ise İş Kanunu 25/II-g maddesi gereği iş akdinin feshedileceği belirtilmelidir. İş mahkemeleri tazminat davalarına bakarken işe devamsızlık neticesinde işverenin böyle bir ihtarname gönderip göndermediğini araştırmaktadır. Aksi halde haklı nedene dayalı fesih hükümlerinden yararlanamazsınız. ------ Yurt dışındayken isteğe bağlı sigortalılık 1978-1985 tarihleri arasında yurtdışına çalışan ve bu süreyi SSK'ya borçlanan okuyucumuz yurda kesin dönüş yapmadan önce SSK'ya isteğe bağılı sigortaya prim ödemiştir. Emekli olmak istediğinde ise SSK yurt dışında bulunduğu sürelere ait isteğe bağlı primleri iptal etmek istiyor. Şimdi bu okuyucumuzun durumu ne olacak. Bilindiği gibi isteğe bağlı sigortaya prim ödeyen bir sigortalının zorunlu olarak başka bir yerden sigortalı olmaması gerekiyor. Bu bayan okuyucumuz sosyal güvenlik anlaşması yaptığımız bir Avrupa ülkesinde bir süre çalışıyor. Sigortalı olduğu dönemi de SSK'ya borçlanarak ödüyor. Ev hanımı olarak geçen süreler de ise Türkiye'den isteğe bağlı ödüyor. Bize göre her şey normal. Ancak, SSK'nın yurda kesin dönüş öncesi isteğe bağlı primleri iptal etmesinin yasal gerekçesini bulamadık. Zira, Sosyal Sigortalar Kanunu'nda yurt dışında bulunan vatandaşların isteğe bağlı prim ödeyemeyeceğine dair bir hüküm yoktur. Yurt dışında olsun yurt içinde olsun, önemli olan hizmet çakışmasının olmamasıdır. Söz konusu kişi yabancı ülkede sigortalı olarak çalışırken isteğe bağlı sigorta primi ödeseydi iptal edilmesi gerekirdi. Bize göre, sosyal güvenlik anlaşması yapılmayan ülkelerde çalışırken yurt içinde isteğe bağlı sigortaya prim ödenebilir. Yargıtay'ın bu yönde bir çok kararı bulunmaktadır.

300
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.