Sigorta primleri düşürülmelidir

A -
A +

Ülkemizde sosyal güvenlik kurumlarına kesilen prim oranları dünya ortalamasının oldukça üzerindedir. Bunun da, işverenler üzerinde bazı olumsuz etkileri olmaktadır. Prim oranlarının yüksekliği, işçi çalıştırmayı caydırmakta veya kayıt dışı istihdamın oluşumuna neden olmaktadır. Bir sosyal güvenlik sisteminin öncelikli hedeflerinden birisi sigortalı sayısını artırmaktır. İşsizliğin hat safhaya ulaştığı bu sıralarda vergi indirimleri kadar sigorta primlerinin de düşürülmesi kaçınılmaz görünmektedir. Bilindiği gibi sigorta primlerinin finansmanı, işçi ve işverenlerce ödenen primlerle sağlanmaktadır.Bu primlerin alt ve üst sınırı 506 sayılı kanunun 78. maddesinde belirtilmiştir. Kurum sigortalılardan, bu sınırlar arasındaki prime esas kazancı üzerinden % 32.5 ile % 41 oranları arasısında prim almaktadır. Anılan primin % 14'i sigortalı hissesi olup, geri kalan işveren tarafından karşılanmaktadır. İşçisine brüt 1 milyon ücret ödeyen bir işveren ortalama %35 sigorta primi, %5 işsizlik sigortası primi ile 400 milyon ödemek zorunda kalacaktır. Gelir vergisi ve damga vergisi ile birlikte bu rakam 500 milyona yaklaşmaktadır. Sigortasız olarak çalıştırmanın en önemli nedenlerinden biri, işveren üzerindeki bu mali yükümlülüklerin fazlalığıdır. Mali yükümlülükler arasında ise, sigorta priminin işveren hissesinin fazlalığı, asgari ücretle işçi çalıştıran işletmelerde asgari ücret ile sigorta primine esas kazancın alt sınırı arasındaki farkın işveren tarafından ödenmesi, gelir vergisi kesintileri ve son olarak %3 işveren ve %2 işçi hissesi olarak alınmaya başlanan işsizlik sigortası primleri yer almaktadır. Ülkemizde son yıllarda asgari ücret, tavan ücretin altında kalmakta, aradaki farka ait primlerin tamamı işveren tarafından ödenmektedir. Her ne kadar kanunlarımızda brüt ücret ve net ücret gibi kavramlar bulunmakla birlikte, gerçekte resmi ve kurumsallaşmış işyerleri dışında çalışan işçiler brüt ücreti değil net ücretleri ile anlaşma yapmaktadırlar. Bu nedenle, sigorta priminin, işçi hissesi ile gelir vergisi kesintisi brüt ücretten kesinti yapılarak ödeniyor gibi görünse de, aslında tüm mali yükümlülükler işverenler tarafından karşılanmaktadır. Bu nedenle işverenler üzerindeki gerçek mali yükümlülükler mevzuatta belirtilenlerden çok daha büyük miktardadır. Ülkemiz yüksek prim oranları ile Avrupa birliğine üye ülkeler arasında ilk sırada yer almaktadır. Bu durum kaçak işçi istihdamını artırarak kayıtdışı sektörü büyütmekte ve işçinin net ücretini azaltmaktadır. Sonuçta çalıştırdığı sigortalıyı kuruma bildiren işveren üzerine yüklenen ağır mali yükümlülükleri yerine getiren işveren, rekabette geri kalmakta, kârının da azalması nedeniyle, belirli bir süre sonra ya kayıt dışına itilmekte veya haksız rekabet karşısında işletmesini kapatmak zorunda kalmaktadır. Bugün iler sosyal güvenlik programları uygulanan ülkelerin hemen hemen tamamında, sosyal güvenliğin finansmanına, işçi ve işverenin yanı sıra devlet üçüncü bir taraf olarak katılmaktadır. Bizde de devlet sosyal güvenliğin finansmanına belirli bir oranda düzenli bir katkı sağlar ise, işverenlerin üzerindeki yük hafifleyecektir. Böylece hem istihdam desteklenmiş olacak, hem de kayıtdışı istihdamın azalacaktır. Prim oranlarının yüksek olmasının önemli bir sonucu da firmalarımızın dış rekabet şansını düşürmesidir. Avrupa Birliği ile Gümrük Birliğine girdikten sonra dış rekabet yoğunluğu iyice artmıştır. Ülkemizde diğer faktörler ile birlikte prim oranlarının yüksek olması rekabeti güçleştirmektedir. Avrupa Birliği ülkelerinin, kendi firmalarının rekabet şansını artırmak için sigorta primlerini düşürmek dahil yeni arayışların içinde olduğu bir dönemde, bizim zaten yüksek olan sigorta primleriyle yola devam etmemiz imkansız gibi görünüyor. Ancak mevcut uygulamaya baktığımızda sistem içinde bulunanlardan daha fazla nasıl prim alınabilir düşüncesiyle prim matrahları iyice artırılmıştır. Bu yolla sosyal güvenlik kurumlarının açıklarının kapatılacağı düşünülüyor. Halbuki bu uygulamanın kayıt dışı sektörü desteklediğinin ve sistemden kaçışın sebebi olduğu görülecektir. Ayrıca, sosyal güvenlik kurumalarının açıkları bu yolla kapatılamayacaktır. Yapılması gereken, kademeli prim oranı düşüşünün sağlanması ve sistemin finansmanına düzenli olarak devlet katkısının sağlanmasıdır. Sorular ve cevaplar * Kemal Çetin-Çatalca: Bağ-Kur yaşlılık sigortasından aylık bağlama şartları düzenlenirken sakatlar için herhangi istisna konmamıştır. Bunun için sakatlık dolayısıyla erken emekli olabilmeniz mümkün değildir. Size tavsiyem, SSK'ya tabi bir işyerinde çalışmaya başlayınız ve defterdarlıktan sakatlık vergi indirim belgesi alın. Bu belgeyyi alabilirseniz, SSK'ya girişten sonra en az 3.5 yıl da prim ödedikten sonara, 15 yıl sigortalılık süresi ve 3600 gün ile emekli olabilirsiniz. * Ekrem Akkoyun: Bağ-Kur'dan emekli olabilmeniz için en az 25 tam yıl prim ödemeniz gerekiyor. Bu süreye SSK'da prim ödeyerek geçen günler dahil edilecektir. Yalnız 18 yaş öncesi SSK hizmetleriniz Bağ-Kur'da dikkate alınmayacaktır. Toplam prim ödeme gün sayınızı vermediğiniz için ne zaman emekli olabileceğinizi hesap edemedik. SSK'ya geçerseniz son olarak en az 3.5 yıl prim ödemeniz gerekecektir. Ayrıca, emeklilik yaş haddi ile ilgili düzenlemeyi beklemeniz gerekiyor. * Rumuz Yazgı-Samsun:- İsteğe bağlı sigorta ile zorunlu sigortalılığı çakıştığı dönemlerde zorunlu sigorta öncelik kazanmaktadır. Vergi mükellefiyetiniz başladıktan sonra Bağ-Kur sigortasına girmeniz gerekiyor. Ancak Bağ-Kur 4 Ekim 2000 tarihine kadar kayıt olmayanların sigortasını bu tarihten başlatıyor. Yani 4 Ekim 2000 tarihine kadar isteğe bağlı sigortaya yaptığını ödemelerde bir sorun yoktur. İsteğe bağlı sigorta konusunda yanlış bilgilendirilmişsiniz. Tekrar araştırma yapmanızı tavsiye ederim. * Ercan Yılmaz-Çankaya: İlk sigortaya giriş tarihiniz ile tekrar çalışmaya başladığınız tarik arasında kalan süreyi isteğe bağlı sigorta veya başka bir yolla borçlanarak ödemenize mevcut mevzuat müsaade etmemektedir. Geriye dönük olarak sadece askerlik ve varsa yurtdışı hizmet borçlanması yapabilirsiniz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.