Yaklaşık bir ay önce Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın Ankara'da düzenlediği "e-borcu yoktur" projesinin tanıtımı amacı ile düzenlenen programa katıldım. Sosyal Sigortalar Kurumu'nun son yıllarda hayata geçirdiği önemli otomasyon projelerinden birisi daha bu tanıtım programı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu tarafından başlatıldı. Başlığımızdan da anlaşılacağı üzere konumuz "e-borcu yoktur" projesi değil. Ancak, bu projenin tanıtımında konuşma yapan Ankara Sanayi Odası Başkanı Zafer Çağlayan'ın eleştirdiği noktalardan birisine değinmek istiyorum. Zafer Çağlayan konuşmasında hem Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkan Yardımcısı ve hem de Ankara Sanayi Odası Başkanı sıfatı ile programa katıldığını ve iki tarafın görüşünü birden yansıttığını belirtti. Vergi indirimi prim indirimi ile desteklenmeli Zafer Çağlayan konuşmasında "Kurumlar vergisi indiriminin çok yerinde olduğunu, bununla birlikte sosyal sigorta primlerinin de indirilmesi gerektiğini, prim oranlarının yüksekliğinin sanayi üzerinde çok yüksek maliyetler oluşturduğunu, öte yandan enerji ve diğer girdiği maliyetlerinde de kolaylıklar sağlanması gerektiğini, sanayimizin dünya ile rekabeti için bu düzenlemelerin çok gerekli ve aciliyetinin olduğunu" ifade etti. İkinci önemli nokta olarak, işverenlere getirilen istihdam zorunluluğunun bir an önce kaldırılmasını veya hafifletilmesini istedi. Zira, 50 ve daha fazla işçi çalıştıran işyerleri için uygulanan belirli oranlardaki özürlü, eski hükümlü ve terör mağduru çalıştırma zorunluluğu nedeniyle işyerlerinin yüzde 90 oranında 49 kişi çalıştırdığını, bu durumun istihdamı caydırıcı etki yaptığını belirtti. Gerçekten Ankara Sanayi Odası Başkanı'nın verdiği rakamlar doğru ise zorunlu istihdam politikasının gözden geçirilmesinde fayda var. İşverenler serbest piyasa içinde işçiye ihtiyaç duyduğunda mutlaka bunu temin edecektir. Ancak, özürlü, eski hükümlü ve terör mağduru olan vatandaşlarımızın da topluma kazandırılması gerekiyor. İşlediği suçtan dolayı cezasını çekip çıkan eski hükümlüyü düşünmek zorundayız. Bu vatandaşlarımızın dışlanması beraberinde yeni sosyal sorunlar getirecektir. Kamu kurumlarına ağırlık verilmeli Bu noktada özürlü, terör mağduru ve eski hükümlülerin daha çok kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilmesi sağlanabilir. Özel sektöre sen şu kadar özürlü, şu kadar eski hükümlü, şu kadar terör mağduru, şu kadar gıda mühendisi, kimyacı, teknik eleman vs çalıştırmak zorundasın diyerek dayatmada bulunmak istihdamı olumsuz yönde etkilediği gibi işverenler üzerinde de yeni yatırımları caydırıcı etkisi bulunmaktadır. Zorunlu istihdamın bu yönünün yanında birde halen uygulanmakta olan cari kurallara bakmakta fayda var. Zira, 4857 sayılı İş Kanunu'nun "Özürlü, eski hükümlü ve terör mağduru çalıştırma zorunluluğu" başlıklı 30. maddesinde belirtilen oranların Bakanlar Kurulu Kararı ile değiştirilebileceği hüküm altına alınmıştır. Konu ile ilgili olarak Bakanlar Kurulu'nun 27.06.2005 tarihli ve 2005/9077 sayılı Kararname Eki kararında: 22.05.2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu'nun 30. maddesine göre işverenlerin elli veya daha fazla işçi çalıştırdıkları işyerlerinde çalıştırmaları gereken özürlü, eski hükümlü ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun Ek 1. maddesinin (B) fıkrası kapsamındaki terör mağdurları için öngörülen toplam çalıştırma oranının yüzde 6 olduğu, söz konusu yüzde 6'lık oranın 4857 sayılı İş Kanunu'nun 30. maddesi kapsamına giren işyerleri için 01.01.2006 tarihinden itibaren zorunlu istihdam oranları, özel ve kamu kesimi için şu şekilde uygulanacak Kamu işyerlerinde %4 özürlü, %2 eski hükümlü, özel işyerlerinde %3 özürlü, % 1 eski hükümlü ve %2 terör mağduru çalıştırılacaktır. Bu oranlara baktığımızda işverenler için yüzde 6 oranında bir değişiklik yok. Sadece, özürlü, eski hükümlü ve terör mağduru çalıştırma oranları değiştirilmiş. Bize göre, kamu kesimi için bu oran artırılırken, özel sektör için düşürülmelidir. Bir zorunluluk da iş güvenliği uzmanı İşyerlerinde iş kazası ve meslek hastalıklarının önlenmesine ve iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına uygun olarak işyerlerinde gerekli çalışmaların yapılmasını sağlamaya yönelik olarak 4857 sayılı İş Kanunu ile sanayiden sayılan, devamlı olarak en az elli işçi çalıştıran ve altı aydan fazla sürekli işlerin yapıldığı işyerlerinde iş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik elemanların çalıştırılması zorunluluğu getirilmiştir. 20 Ocak 2006 tarihinden itibaren, iş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik elemanlar için iş güvenliği uzmanlığı sertifikası şartı aranacaktır. Dolayısıyla 20 Ocak 2006 tarihinden itibaren sanayiden sayılan, devamlı olarak en az elli işçi çalıştıran ve altı aydan fazla sürekli işlerin yapıldığı işyerlerinde üniversitelerin kimya, makine, maden, jeoloji, metalurji, endüstri, elektrik, elektronik, inşaat, fizik, jeofizik, bilgisayar, tekstil, petrol, uçak, gemi, çevre, gıda mühendisliği ve mimarlık bölümleri ile ziraat fakültelerinin tarım makineleri bölümünden mezun iş güvenliği uzmanı çalıştırılması gerekmektedir. Bütün bunları üst üste koyduğumuzda işverenlerin şikayetinin haklı olduğu ortaya çıkmaktadır. Zorunlu istihdam politikasının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini bir kez daha ifade etmekte fayda görüyoruz. ------- >>> Okuyuculara cevaplar * İbrahim Yetiş: Emekli Sandığına tabi yakınınız görev süresince çalıştığı kurum vasıtasıyla sağlık yardımlarını almaktadır. Yardıma muhtaç anne ve babasının sağlık harcamaları da çalıştığı kurum tarafından karşılanmıştır. Kamu kesiminde memur statüsünde çalışan personel emekli olduktan sonra T. C. Emekli Sandığı'ndan aylık almaktadırlar ve sağlık harcamaları da bu kuruma tarafından sağlanır. Memur yakınınızın anne ve babasının muhtaçlık durumu devam ediyorsa Emekli Sandığı'ndan sağlık yardımı almaya devam edebilirler. Tek şart muhtaç olmalarıdır. * Nihat 2005- Verdiğiniz bilgilere göre Emekli Sandığından yaklaşık 600 YTL civarında maaş ve 21.000 YTL civarında ikramiye alacaksınız. Hemen belirtelim ki, prensip olarak bağlanacak aylıklara yönelik rakam vermiyoruz. Bu rakamlar bir kesinlik ifade etmemektedir. Bize intikal etmeyen birçok durum nedeniyle eksik ve yanlış bilgilendirme yapmış oluyoruz. İkinci sorunuza gelince; emekli olduktan sonra yüksek okul bitirirseniz intibak yapılması söz konusu değildir. Yani, emekli olduktan sonra alacağınız diplomayla emekliliğe esas derece ve kademeniz değiştirilmez. Emekli olmadan önce bu işlemleri yapmanızı ve okulunuz bitinceye kadar çalışmanızı tavsiye ederim.