Var futbolun içinde. Eğer kullanabilirsen önemli bir silahtır. İkili üçlü grup taktiği. Top rakipteyken, yok gibidirler. Yalancı hamlelerle efor sarfetmeden dolaşırlar. Arka blok durdurma görevindedir. Takımı topu kaptığında devreye girerler. Fatih - Gökdeniz - Szymkowiak bordo-mavinin gol ayakları. Tam takım olarak yapmak isteyip de beceremediğini sahneye koydular. Daha çok topa sahip olan taraf Fener'di. Kalenin uzağında hareket rahatlığı buldular. Tehlikesiz bölgede yana, geriye, terse kısa-uzun paslar hazırlıktan öteye geçmedi. Sol taraftan Ümit'in bindirmeleri orta olarak kaleye yönlendi. Ortayı değerli kılacak beden o alanda yoktu. Topla oynuyordu fakat havanda su dövüyordu Fener. İlk devrenin özeti minimum kaliteden, maksimum verim alan Boşnak Hoca tam tersi bir durumu ortaya koyan Alman Hoca. Ara devreyi bekledim. Vahit Hoca'nın aynen devam demesi normal. Anormal olanın Herr Daum'un da aynı taktik, aynı kadro demesiydi. İkinci yarının hemen başında kopabilirdi maç. Bir golü 5 kere kaçırdı bordo-mavililer. İkisi direkten, ikisi Rüştü'den döndü. Sonuncu vuruş dışarı çıktı. Dönen atakta beraberliği yakaladı Fener. Yerleşme hatası yaptı Trabzon savunması. Tuncay'ın usta vuruşuna Jefferson yardım etti. Kaleci dediğin deydiği topu kurtarmalıydı. Sonra bir gol daha. Sadece Semih girdi Anelka'nın yanına. Arkada kalan fuzuli pasçılardan birini çıkardı maçı kurtardı Daum. Kurtardı demek doğru olmaz. Bir saatlik vakti boşa harcadı. Mecbur kaldığı anda doğru hamleyi yaptı. Sonra Boşnak Hoca onu taklit etti. Nasıl gittiğini anladı. Yattara'yı içeri attı. Sormak lazım ustalara... Madem doğruydu, neden kafadan kullanmadın? Söyleyecek fazla bir şey yok. Bu durumdan sadece bordo-mavili taraftarlar üzüntü duydu. Alan razı, veren razı olarak maç tamamlandı.