Gecekondu sözünü Süha Sidal'a gönderme yapmak için kullanıyorum. Kendi sahasındaki G.Saray maçı için seyircisinden 100 TL isteyen Süha Sidal, Ali Sami Yen'de 75 istenmesini çok bulduğu için bu sözü kullandım. G.Saray, oyuna uzun zamandır kaçan alacaklısını yakalamış bir borçlu gibi iki yakasından yapışarak başladı. Silkeledi önce. Golü bulana kadar denemediği gol şekli yoktu. Yandan kesti, mesafesiz vurdu, duvar yaptı ve araya oynadı. Ardından da golü buldu ve maç başka bir maç oldu. Sorun; "atmaktan" çıktı ve mutlaka ne yapıp edip gol yemeyi başaran (!) G.Saray'ın, bu skoru nasıl olup da "tutacağı" şekline dönüştü. Kasımpaşa golü yer yemez savunmayı orta çizgiye, oyunu da rakip ceza alanına yıktı. Bunu yaparken arkayı da açtı. Ama G.Saray bu alanları verimli biçimde kullanamadı. İkinci yarıda daha da süratlenen maçta risk alan Vural, golü buldu. Bu golü yiyeceği mukadderdi G.Saray'ın. Ama dünkü fotoğrafıyla yediğinden bir fazla atacağını göstermişti. Şimdi birkaç sorum var ulemaya: Bu takımın kondisyonu nedeniyle Rijkaard'ı eleştirenler, öz eleştiri yaparlar mı?.. Transferleri eleştirenler, Jo ve Dos Santos'u görünce ne düşünmüşlerdir acaba?.. Ayrıca Arda'yı alıp Santos'u kenara göndererek, rakibin dengesini bozan Frank için acaba biraz saygı duyuyorlar mıdır?.. Bütün bunlara rağmen ne Yılmaz Vural'ı, ne de Kasımpaşa'yı eleştirebilirim. Ama şurası bir gerçek ki; dün akşamki temposu, presi ve hücum zenginlikleriyle G.Saray'ın karşısında durulamazdı. Ne Kasımpaşa 4 yiyecek bir takım, ne de Murat Şahin 4 yiyecek bir kalecidir. Ama G.Saray dünkü coşkusuyla önüne gelene 4'ten fazlasını atabilecek bir takımdır. Bu denklemin içinden çıkmak da size kalmış...