İtalyan tur atladı!..

Tribünler harika, seyirci muhteşem, ambiyans olağanüstü. Seyirci takım kadar hazırlanmış maça. Saha-top seçimindeki para da "dik" gelmez mi?.. Bir hayır var bu işte galiba mübarek gecede... Savunmayı öne çıkarmış kazanmaya oynayan bir Madrid var karşımızda. O savunmanın ortasında da Arda. Bizim gerimiz alanları tıkamış, savunmanın müdürü olarak da Neill tayin edilmiş. Ama ileri atacak kimsemiz yok. Takım halinde mükemmel savunuyoruz ama hiçbir hücum aksiyonumuz yok doğal olarak. Etkili olup Elano ile iki deneme yaptığımız bölümde de İtalyan hakemlerin bütün tereddütlü durumları Madrid lehine görmeye meyilli oldukları fark ediliyor. 35'te Elano tekmeyi alıyor ama maçın en uygun durumunda Arda'nın ayak içi yerini bulmuyor. En iyi oynadığımız bölüm ilk yarının sonları. Onları gol yiyebileceklerine ikna ettiğimiz gibi atamayacaklarını da kafalarına sokmuşuz. Bu bile bir taktik üstünlüktür tur hesapları yapan bir takım için... Tabii ki son 15 dakikayı düşünemiyorum. Tur gidiyor diye "ne var ne yoksa" gelecekler. Ya biz de; "gidelim mi, yoksa kalalım mı" diye bocalarsak?.. İkinci yarıda İtalyan hakemin az daha ofsayttan atacağı (!) bir golü atlatıyoruz, Reyes'inkini de direkte patlatıyoruz. İtalyan, bir gol üretmek üzere bu bölümde. Madrid atamasa İtalyan eliyle tutup atacak gibi. Baktı olmuyor, sarılara başladı 60'larda... 62'de de rahatladı İtalyan. Onu ipten alan gol geldi. Hayal çiçeğimize suyu veren Arda ve çiçeği koparıp alan ise Keita. İtalyan hakem bile bir bahane bulamadı bu gole... Arda'yı sakız gibi çiğnediler bir kart yok, bizde üç tane var, sanırsınız ki "pasa tekme" atan bizim takım. Penaltıyı bile göremiyor İtalyan soytarıları. Görüyor da veremiyor... 10 kişi bırakıyor üstüne, daha ne yapsın gariban... Uzatma bizim için imkansızdı zaten bu hakemle. O nedenle İtalyan "bobisi" ile İspanyol "lobisi" çalıştı ve elendik. Bu seyirci ve bu çocukların eline ayağına sağlık.