Nihayet gol yemeden

A -
A +

Kadroları görüp oyun anlayışını çözmeye çalıştığımız başlama vuruşu öncesinde Galatasaray'ın yanlış tercihler yaptığı fikri ağır basıyordu. Oyununu görünce bu fikrim biraz daha pekişti. Ülkenin, topun arkasında olmakta en mahir takımı karşısında böyle bir savunma anlayışı olmamalıydı... Kaptığını doğru yere kullanmakta ve araya oynamakta en usta takıma karşı da böyle hücum edilmemeliydi... Bu iki yanlış topun cilvesine mahkum oldu ve ev sahibine değil, yanlışların sahibine bir gol getirdi. Üstelik rakibin en hünerli özelliğini aynıyla yapıp araya mükemmel oynayan Sabri'den harika bir asist geldi. Baros ise birebir kaldığı zaman ne kadar soğukkanlı olduğunu gösterdi ve golü yaptı. Gerisi final tercihlerinin tümü hatalı olan Galatasaray'ın hafiften amacını yitirmiş rakibi karşısında oyunu idare etmeye çalışmasıyla geçti. Son yarım saatte en merak ettiğim konu, önde olup oyunu ve skoru bir türlü tutmayı beceremeyen Galatasaray'ın bir kez daha aynı hatayı yapıp yapmayacağı idi. Hatırlarsanız ligin ilk yarısında lider olacağı hafta İstanbul Büyükşehir Belediye maçına ali Sami Yen'de 1-0 önde girmiş ve uzatmalarda gelen golle liderliği bırakmıştı. Son çeyrek saatte bulduklarından yararlanamayan Galatasaray'ın ne yapıp edip bir gol yemeyi başarmasını (!) bekliyordum. Rakibine bu şansı bolca verdi ama kalede Aykut vardı ve yaptığı birçok şey doğruydu. Hatta arkadaşlarının inanılmaz hatalarını bile doğru zamanda doğru yerde olarak kapatmayı başardı. Puan cetvelinde yukarıya veya aşağıya gitmesi artık pek mümkün olmadığı için son dakikalarda gelen Baros'un adale sakatlığı sadece talihsizlik olarak kalacaktır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.