Maçın başını sonunu bir yana bırakıp 53. dakikadan başlayalım. 2 değişiklik hakkını kullanmış olan Galatasaray, Gökhan'ın sakatlanmasıyla 6 gün boyunca yapmış olduğu bütün planları boşa çıkardı.
Taktik hamlenin yerini tedbir almıştı. Gökhan çıktı ve stoperi yok... Aslında var ama yabancı olduğu için, 6+0+4'e mahkûm... Hakan Balta oraya gelebilir ama bu sefer de sol bek yok. Eboue stopere gelse bu sefer de Sabri'yi oyuna atıp planladığınız öndeki aksiyonlar suya düşmüş oluyor. Çare Ceyhun Gülselam oldu; iyi de oldu ama bir haftalık taktik planlama da çöpe gitmiş oldu.
Oysa maç; CAS kararlarının sonrasında çok farklı oynanacağı belli olan ve ligin ilk açılış maçıydı. Başlangıç niyeti tabeladan çok, iyi oynamak üzerine kurgulanmıştı. Açık, cesur, ileride çoğalan ve risk almaktan korkmayan iki takımın coşkulu bir maçının sinyalleri vardı.
Sonra birden fişi çektiler, temkin ve tedbir ağır bastı. İkinci yarıda iki takım da maçı alıp gidebilirdi. Ama hep kalecilerin üzerine vurulan toplar ve 87'deki çok net bir penaltının çalınmayışı kaleci Boffin'i geçip, direği geçememek, karşı karşıya kalecinin gözünü çıkarmak...
İşte bu nedenle iki takım da 1'er puana şükrederken, kaçan 2 puana ağıt yakmalılar.
Bu arada şunu da belirtmeliyim ki, Melo çok kötü bir günündeydi ve yaptığı hiçbir hamle takımına fayda sağlamadı.
İki takım da top rakipteyken "mutlak topla kendi kalesi arasında kalmak" prensibi üzerine geliştirdikleri bir planı sarsılmaz bir sadakatle uyguladıkları için dün geceden bir galip çıkmadı.