Adamı olmayan gölgeler

A -
A +
Öyle "adamlar" var ki şu futbol organizasyonlarını üstlenen, kaypak mı kaypak, bir o kadar da "yoklar." Kendilerini ortada görmezsiniz, hatta gölgeleri bile olmaz o adamların. Şimdi kapının önüne gelen "kaos" ortamında öyle "adamlar" ortaya çıkacak ki, ya da "ortaya çıkmayacak" ki, biz onların sadece gölgelerini görebileceğiz. Gölgeleri olacak ama adamları olmayacak bu MHK, bu Federasyon ve bu tarz söylemler arz eden yöneticiler durdurulamadıkça... MHK hakemini kapıdan içeri sokmadı.. MHK kasasından her ay 660 lira olmak üzere kişi başına 11.880 lira ödedi. Bir de üstüne 35.640 lira idman ücreti verdi. O kadar "var" olduğunu kabul etti onların. Sonra da "üst klasmanda" var gösterdiği bu hakemleri seminerin kapısından içeri sokmadı. Davet bile etmedi. Gölgesi ufalmış olan adamlar, gölgesi bile olmayan adamlara yenik düştü ve fark ettiler ki onlar sadece gölge. O gölgelerin adamları yoktu.. Bülent Demirlek, Vedat Yüksel ve Hakan Sivriservi. Çıkıp diyemiyorlar ki "Şu nedenle istemiyoruz sizi." Bir nedenleri bile yok belki. Çünkü o nedeni öğrenmek için Vedat Yüksel Silivri'ye gidiyor, seminerin yapıldığı otelin kapısından çevriliyor, içerde bulunan Oğuz Sarvan ise "gerekçesiz" görüşmüyor onunla... Yüreksizlik... Diyemiyor ki; "Kardeşim sen maç sattın.." Diyemiyor ki; "Kardeşim senin siyasi fikirlerin beni seçtirenlere uygun değil." Diyemiyor ki; "Kardeşim sen yanlış ata oynadın." "Gözünün üstünde kaşın var" bile diyemiyor. Sonra bir gölge oyunu oynanıyor adamı olmayan gölgelerle... Önce Osman Avcı, Adnan Şeker ve Osman Erdal Fırat bizim çok iyi bildiğimiz, ancak onların açıklamaya yüreklerinin olmadığı nedenlerle uzaklaştırıldı. Cem Deda da benden kapak olsun. "Bana kimse baskı yapmadı" diyor Sarvan ama MHK'nın kimlerin isteğiyle oluşturulduğunu çok iyi biliyoruz. 3 tane büyüğün kölesi olmuş bir MHK ile üç büyükten birine daha fazla "kul köle" olmuş bir MHK'dan söz ediyorum. ORANTISIZ GÜÇ KULLANILIYOR Bazı takımlar zaten orantısız güç kullanarak lige giriyor. Buna karşılık "Benim ligim mertçe oynanır" duruşu gelmiyor bazı adamlardan. Hani çok ciddi işler yaparmış gibi bakan, kravatlarını gevşetmeyi ayıptan sayan, sürekli bir büyüğü kovalayan ve birilerine yalakalık yaptıkça görevinde kalabilen adamlardan... Gölgesi olup adamı olmayanlardan... "Üç ve beş sezon arasında ambargo" konulmuş liglerden ilkine başlayacağız haftaya. Biri başaramazsa bu kendisinin, yönetiminin, teknik kadrosunun veya oyuncu grubunun değil, mutlaka ve mutlaka "sistemi organize edenlerin" bir hatasıdır söylemi arasında girişiyoruz lige. Aslında bizler ve sizler topa, ama koca adamlar da birbirlerine girişiyor. Birileri çok güçlü. Diğerlerinden daha çok para harcıyor ve daha ünlü isimleri kadrosuna katıyor. Amaa... Bu kendi lehine "orantısız güç kullanılacak" anlamına nasıl gelebilir? Böyle bir talebi nasıl bekleyebilir bir Federasyondan bir takım? Kendi seçtirdiyse bekler tabii ki... MHK'yı kendi oluşturduysa da bekler... Kurulları aslında yönetiyorsa da bekler... İşte bu nedenle bazı hakemler üst klasmanda gösterilmeye devam ederler ama o klasmanın seminerine katılamazlar. Böyle bir "muz cumhuriyeti" futbol yönetimi olabilir mi? Adamı olmayan gölgelerin oyunu haftaya başlıyor yine... "Haydi Maça" başlıyor Bu Pazar kolları sıvıyoruz. Ligin bir hafta öncesinde tiryakisi olduğunuz "Haydi Maça" programı Kanal A ekranlarında start alacak. Saat 14:00 civarlarında eski halini yenilemiş olarak, ancak Ramazan bitiminde ve bayram döneminde, yani lig kızışınca yeni bir dekor ve yeni bir stüdyoda teknik donanımı daha da güçlendirilmiş olarak karşınızda olacak. S-ÖZ "Taş devrinin bitmesinin nedeni insanlığın medeniyetteki gelişmesi değil, dünyada taşın bitmesidir.." (BİR İSLAM ALİMİ) Mourinho vakası Dünya futboluna kullandığı "jargon" aletiyle bomba gibi düşecek işler yapmayı sürdürüyor. Spor bilimi akademisi mezunu oldu ve Bobby Robson ile Luis Van Gaal'e asistanlık etti. Kariyeri hep "cami duvarına siğmek" gibi bir sözcüğün içine sığdı. Arsene Wenger'den Alex Ferguson'a kadar tüm "ulemanın" kimyasını bozmakla görevli sanki. Lionel Messi gibi bir yetenek için cümlesine şöyle başlamıştı bir konferansında: "Bu adam çok tembel. Onu bağışlamam mümkün değil. Daha çok çalışması lazım." Bu sözcükler salona bomba gibi düştü ve dondu kaldı herkes. Sonra cümlesi ni tamamladı ve futbol literatürüne geçen cümlesi döküldü ağzından: "Biraz daha çalışırsa suyun üstünde yürüyebilir, ama o çok tembel ve bunun için yeteri kadar çalışmıyor." Şimdi de Guardiola'nın kimyasını bozmaya niyetlendi. Golcüsü Capucho'ya maçın başında bilerek gol kaçırmasını önerecek ve bunun rakibi nasıl gevşetip, "Bunlar bize zor gol atar" düşüncesine sevkedeceğini planlayacak kadar dahidir o. Finalde Porto böyle bilerek atmadığı bir golün ardından, bunu bilen takımının rakibin zayıfladığı anda bulduğu gollerle kupa kazandığını sonradan anlatan bir adamdır. Şimdi de Eto'o'yu bindirdi bir kayığa, Zlatan'ı ise koydu sepete, gönderdi memlekete... >> Hiç olmadığı kadar "keskin" bir lig başlıyor. Bıçaklar bilendi, baltalar topraktan çıkarıldı. Kaybeden elinde "kör bıçak" dolaşacak ortalıkta. Allah yardımcımız olsun.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.