Ağladım galiba...

A -
A +

Dün gece bir başkaydı. Öyle topu, rakibi düşünecek halim yoktu. Manchester dönüşü Eric Cantona"nın nasıl çıldırıp polislere saldırdığını, ya da 7 bin polisle oynanan Juventus maçını düşünüyordum ben. Tromsö maçı, ya da muhteşem Milan ve Real Madrid zaferleri gözümün önüne geliyordu. Hatıralar dans ederken önümde, ben maçı izleyecek durumda değildim... Maça takılsaydım sürantrene veya alemci; ne derseniz o olan bir takımın dökülüşü ile Beypazarı adındaki aslanlar gibi bir takımın daha ilk yarıda "üçlük" yapabileceği bir maçı yazmak zorunda kalırdım. İlkokul müsameresinden biraz öteye bir gösteri ile veda edilirken, taraftarın aynı frekansta olmadığını da gördüm ve üzüldüm. Başkanı yuhalanmaktan çalınan müzikler kurtardı. Ona daha da üzüldüm. Ama zaten ben bu statta çok sevindim ve üzüldüm... Tek bir ayrıntı kaldı dün geceden geleceğe doğru, o da şu: "Galatasaray taraftarı Seyrantepe Arenaya patlayacak bir bomba gibi gidiyor..." Giderse şayet! Bir pankart haykırıyor: "Hangi dozer yıkabilir ki yaşattıklarını..." Gecenin anlamını ise bir pankart söylüyor: "Çok çektin kahrımı... Helal et hakkını... Ey Ali Sami Yen..."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.