Ağzından çıkanı vicdanın duysun!

A -
A +

Elini kalbinin üstüne koyup öylece duruyorsan; yetmez, yüreğini koyarak oynayacaksın. Bir ruh uğruna dizildiysen sahanın kenarına, o ruhun ne anlama geldiğini sana anlatacaklar önce. Sonra da seni pasta kalıbına sokup poster çektirenlere de karşı duracaksın. Üstüne gelenler olursa da şu aşağıdaki başlığı haykıracaksın:

Tamam, üstüne kasıtlı geliyorlar...Tamam, adalete kör bakıyorlar sana ceza vermek söz konusu olduğunda...                Tamam, yine bir tarih yazdın ve futbol tarihinin kendi sahasında tamamı rakip seyirci önünde oynayan ilk takımı oldun...
Bütün bunlara karşılık olarak 'hakkımızı hukuki zeminlerde arayacağız, hakkımızı yedirmeyiz' safsatalarına sığınacaksan; bu alemde işin bitmiş demektir...
İşini çoktan bitirmişler demektir...
Bak rakibine...
Dibine kadar haksız olduğu durumda bile nasıl sindiriyor TFF'yi ve avantaj sağlıyor kendine... 'En iyi savunma hücumdur' onun için...
Seni yönetenlerle seni yönetenleri yönetenler; senin aşk ile bağlandığın oyuncu grubuna karşı, senin kadar duyarlı değiller...
Pasta kalıbından çıkıp duvardaki Terim resimlerini kaldırmakla uğraşıyorlar, Florya'da takımı uğurlamaya gelen sevdalıların yanında olmak varken...
Konuşuyorlar...
Durmadan konuşuyorlar...
Türk futbolunun en tepesine, yani TFF'nin başına iliştirilmiş olan kişi ise ağzına geleni söylüyor, vicdanı da yok belli ki...
O zaman...
Ya hepsini Muslera, Melo yapın...
Ya da çekilin yapabilenler yapsın...

POST-İT:
Galatasaray'ın en az 4 haftaya daha ihtiyacı var. Bu da lig ve Şampiyonlar Ligi ile birlikte 6 maç daha birlikte oynamak demektir. Savunma prensipleri öğretisi tamamlanmış bir takım gol de atmaya başlayacak ve eğer yönetim tuhaf ve üzerinde fazla düşünmeden yeni hamleler uydurmazsa, gelişme başlayacaktır...
Geç kalındığı için bu dönemde Şampiyonlar Ligi ıskalanırsa; işte o zaman gelişme yerini kaosa bırakabilir.
Son durum özeti budur...

Fikir namusu diye bir şey...
Yazının ilk bulunduğu andan itibaren gerçek yazar ve düşün adamlarının korumaya çalıştığı en değerli şeye 'FİKİR NAMUSU' denir...
Fikir namusu sahibi olabilmek aydın olabilmenin mesleki birikim sahibi olabilmenin ve ahlaklı olabilmenin sonunda mümkündür ancak...
Fikir, çalınması en kolay ama ahlaksızlığın en üst boyutudur...
Zaten bilginiz yoksa ancak fikir çalarak var olabilirsiniz...
Tıpkı Kanal A ekranlarında benim yıllarca yaptığım ve öz evladım olan 'Haydi Maça' programını, adıyla sanıyla ve kalıbıyla çalıp yapan Murat Çimen ve şürekaları gibi...
Onlar çalmaktan bıkmayabilir ama ben de yeni fikir üretmekten bıkmam...

S-ÖZ:
'Kaybettiğin tek savaş, uğrunda savaşmaktan vazgeçtiğindir...'
    Ernesto Che Guevara
Türlerin korumaya çalıştığı ahlaki ölçüye 'Fikir Namusu' denir. 'Fikir Namusu' sahibi olmak, 'Aydın' olmanın ilk şartıdır.
    Ümit Aktan

Zeminler berbat, maçların nerede oynanacağı belli bile değil, futbol oynanmıyor ligimizde, adalet kavramı yerle bir ve hâlâ daha TFF başkanımızın iki lafından biri 'Marka Değeri' olabiliyor... Hadi canım sende...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.