G.Saray iyi oynamamış olabilir ama doğru oynadığını kabul etmeliyiz..
Bu buluşmanın hikayesi biraz da zor günlerinde genelde yenebildiği Akhisarspor ve bir de tabii ki; yeni oluşturulan kadrosuyla az bir şey, bir vites yukarı çıkmaya çalışan, az bir şey hızlanmaya çalışan Galatasaray’ın sahne aldığı bir maçtı..
Biri çoktan oturmuş, diğeri oturmaya çalışan bir takımın buluşmasıydı..
Müthiş bir kafa golüyle başladı maç ki; Muslera bile bir şey yapamazdı.
Henüz iki pas bile yapamadan geriye düş..
Alacakaranlık kuşağı gibi..
Öne geçince de en iyi yaptığı şeyi yapma imkanı bulan ev sahibi ekip, geriye gömüldü ve kontra kovaladı. Galatasaray’ın özrü de malumunuz, kapalı savunmayı açamamaktır; maç da geldi oraya tosladı..
Bu kadar üstüne yatmaya kurgulu bir oyun anlayışı, bu kadar erken bulduğu bir golden sonra maçı tutamazdı..
İşe yarayan pas yerine, yerini bulan pası kovalayan Selçuk ve benim bu halimde bile yapabileceği her şeyi yapabileceğim Carole’un ruhi bunalımı ile oynandı ilk yarı.
Akhisar golü bulduktan sonra Muslera’yı yakından görmedi bir daha..
İkinci yarıda Eren’in çıkışıyla hiç bilmediği bir 4-6-0’ı deneyen Galatasaray baskıyı yedi ama bir ‘sorti’ yaptı ki; tam derslikti. Rakibini, rakibinin silahını elinden aldı ve o silahla vurdu demeliyiz..
İyi oynamamış olabilir ama doğru oynadığını kabul etmeliyiz..
Sonuç olarak..
Meseleye şöyle de bakabiliriz..
İki maç 6 puan ve liderlik..
Eeee..
Nooolcek şimdi..
Maçın adamı: Muslera... Yine inanılmazdı... Evet gol yedi ama o gole Muslera bile bir şey yapamazdı.