Bir kere şunu baştan kabul edelim ki, üç günlük maceranın içerisinde en kötü sonucu almış gibi görünen G.Saray, aslında en kötü hakemle oynayan Türk takımı oldu. Özellikle ikinci yarının başında, rakibin döve döve gol bulmak için yaptığı tüm hamlelerde bir Bordeauxlu vatan sever gibi davranan hakem, Fransızları öne geçirip rahatlattıktan sonra normal bir hakem gibi davranmaya başladı. Arda'ya ve Linderoth'a tamamen kasıt taşıyan müdahaleler doğru süzülemedi ve her yatan Fransızın lehine faul çalan bir hakemle, tekme atan Fransıza tepki gösteren G.Saraylıya kart gösteren hakem birleşince, sonuç kaçınılmaz oldu. Bir de 1-0 öndeyken bulduğun golleri yapacaksın. Böyle maçlarda, bu kadar gol kaçırmaya hakkın olamaz. Bütün bunlara rağmen birçok doğruyu yan yana getiren G.Saray, gruba yenilgiyle başlamış olabilir ama Bordeauxlu dua etsin ki bu maçın İstanbul'u yok. Uçak park ettirmekten başka hiçbir işe yaramayan hakem, arkadan müdahaleleri görmezden gelince ve Diawara denilen bir kalasın seri katil gibi hamlelerini kucağında taşıyınca G.Saray'ın kazanması mümkün değildi ve olamadı. Ben yine de G.Saray'ın hakemlere rağmen kazanması gereken maçlar olduğunu ve bunları kazanacağını düşünenlerdenim. Sadece şunu belirtmeliyim ki, G.Saray'ın oyun ve oyuncu kalitesi yeterlidir. Ama Avrupa'da ağırlığını koyacak bir lobisi asla yoktur. Bu da demektir ki Helsingborg veya Panionios da G.Saray'ı dövecek. Benim bütün umudum G.Saray'ın o maçlarda hakemleri de geçip bu gruptan çıkabilmesidir. Feldkamp için bir tek şey söyleyebilirim. Hâlâ daha Carrusca'dan ne beklediğini sorgulamak isterim. Bizimle mi inatlaşıyor yoksa? Hiçbir maçta düşünmediği Carrusca'yı Sion ve Bordeaux maçlarında kurtarıcı olarak görüyor! BENİM YILDIZIM Dün çok iyi mücadele eden ve iyi toplar kullanan, takımı adına herşeyi doğru yapan Hasan Şaş hakeme rağmen bir yıldız gibiydi.