Arda'nın ölüsü yetti derken, G.Antepspor'u küçümseyerek değil, puanın kaybedileceği sırada Arda'nın çok kritik 3. golünde ayakta duracak halinin kalmadığını vurgulamak istiyorum. Son 20 dakikayı dizlerinin üstüne ellerini koyup dinlenerek geçiren Arda, golün sevincini yaşayamayacak kadar bitik olduğu pozisyonda ve yorgunluktan takımının tükendiği anda maçı kopardı. Şimdi dönelim başa... G.Saray dün gece "İyi ve oynamak isteyen" bir takımla oynadığı için iyi oynadı. Oysa maçın başında G.Antepspor daha sağlıklı bir pas trafiği kurmuştu. Oyunda pek pozisyon yokken, G.Saray 1-0'ı Kewell'a buldu. İki dakika sonra da Lincoln... Bu oynanan iyi oyunla gelmiş bir skor değildi ama bulunan skorla iyi oyun geldi. 2-0'dan sonra G.Saray'ın oyunu şiirleşti. Hücumda düzenekler çalışmaya başladı ve kafiyeler halinde paslaşmalar ortaya çıktı. Perşembe gecesi Benfica deplasmanının kontratak provası yapılıyordu sanki. Ama dedim ya iyi bir takımla oynuyorsunuz ve laubalilik yapamazsınız. 30. dakikadan sonra ciddiyetsiz ve sorumsuzca kaybettiği topla, hücum bölgesinde aynı anlayıştan kaybedilen toplar, oyun disiplininden hiç kopmayan G.Antepspor'a bir gol vermeliydi. Onu da Arda'nın açılan kolları sağladı ve son derece doyurucu giden ilk yarıda, futbol gecesi her şeyin olabileceği ikinci bir 45 dakika müjdesi vererek tamamlandı. G.Saray'ın bitik son 20 dakikası ve G.Antepspor'un çok diri ama bal yapmayan arı gibi sadece çabalayan ve koşuşturan coşkusu, maçı güzelleştirmekten başka bir işe yaramadı. Beşiktaş'a 3-0 yenildiklerinde de çok beğeni toplamışlar ve orada tıkanıp kalmışlardı. Dün gece de alkış aldılar ama puan alamadılar. Çok yorgun olan oyuncularını ekonomik kullanan Skibbe ve kendisine yalvaran Arda'yı oyunda tutan teknik kadro, sonunda başarılı göründü. Oysa Arda'nın o golü bulamaması ve Antep'in beraberliğini yaşamış olsaydık, tabela bize başka şeyler söyletecekti. Ama ben skoru yazmayı, skora göre yazmayı tercih etmeyenlerdenim.