Aşırı laf kaybından ölmek üzereyim

A -
A +
Söylemekten dilimde tüy bitti de başak verecek neredeyse. Sevgisiz futbol ortamında birbirinin gözünü oymaya niyetli kitleler oluşturmaktan başka hiç işe yaramayan ademler ve onların güdümlediği yalandan haberler arasına sıkıştım kaldım ey okur... Son iki hafta içinde iki önemli etkinliğin parçası oldum.. Biri.. "Kraft" grubunun tuzlu yiyecekler bölümünün eski ve ünlü CİPSO namlı cips ürününün yeni "kırmızıbiberli" versiyonunun, Anadolu"nun 4 bucağındaki "tanıtım-şov" organizasyonuydu. Önemli olan ise Ordu-Adana-Ankara ve İzmir'deki etkinliklerde yöreden gelen satış yetkilileriyle bir araya gelmemiz oldu. Anadolu'nun bir anlamda nabzını tuttum özetle.. Onlar onlara; "geleneksel satış kanalı" diyorlar, biz ise bakkal bakkal dolaşanlar.. En verimli tarafı ise gazete yazılarımı, televizyondaki Haydi Maça programını test etmek ve İstanbulludan daha zor kandırılan "Anadolu futbolseverinin" çoğunluğunun benim gibi düşündüğünü görmek oldu. Onlar da ikide bir bizi tehdit eden ve beni bile bıktıran İnfantino'nun nefretinde birleşiyor ama tarihi bir fırsatın da kaçırıldığını kabul ediyor. Ana fikir şu Anadolu sporseverine göre: "Futbol Federasyonu delil yokluğundan karar verdi ama UEFA delil bolluğundan karar veremiyor." Test ettim düşüncelerimi... Şimdi daha mutluyum... OLİMPİK RUH Diğeri ise sayın ve sevgili Mehmet Atalay'ın organize ettiği bir sohbet şöleni oldu. Benim için Atalay demek olimpik ruh demektir. Londra'ya tarihi çıkarma yapan kadromuz yerine biz buralarda birbirimizin kafasını kırmaya çalışırken, bana çok iyi geldi Atalay'ın organizasyonu... Ana fikir iftar sonrası rehavetini birlikte yaşamak ve yeniden hayata döndürülmeye çalışılan "Bab-ı Ali" ruhunun canlandırılması için katkıda bulunmaktı. İnsanın yedikçe yiyesi gelen Kraft'ın Cipso'suna ve her çağırdığında mutlaka hayırlı bir iş olduğuna emin olduğum Mehmet Atalay'ın katmanlar arasındaki "harç" gibi duruşuna müteşekkirim efendim. İkisinde de aşırı laf kaybından ölmek üzere olanları değil, konuştukları incir çekirdeğini doldurabilen ender insanları dinledim ve aydınlandım. Onuncu köyün muhtarı "Yalan söyleyeni dokuz köyden kovarlar"diye biliriz ama söz konusu bizim futbolumuz ise "Yalan söyleyeni onuncu köye muhtar yaparlar" diye bir ekleme yapmamız gerekir. Yanlışların peşine takılıp gitmekte pek mahir olan "futbolseverimiz", kendisine hayal satılacağı komutunu almış olan muhabirlerin muhbir gibi davranmasından hoşnut olmuş olabilir. Ama futbol aleminin bir "kıyam" yolunda olduğu gerçeğini değiştirmez bu durum. Kurdurdukları hayallere kendileri bile inandığından, "Durum sandığınızdan daha vahim" sözcüğünün yıldönümünde, sarf edilen sözün ne kadar yerine oturduğunu görmekteyiz. Varın kimden ve kimlerden söz ettiğimi de sizler keşfedin.. POST-İT Günün şiiri: BİZ GÜLE AŞIK OLMUŞUZ, DİKEN VIZ GELİR... BİZ AŞKA AŞIK OLMUŞUZ, KUL AZ GELİR... BİZ FUTBOLA AŞIK OLMUŞUZ, ŞİKE VIZ GELİR... NE KADAR CEFA OLSA CEKERİZ. HER BAHARIN ARDINDAN MUTLAKA YAZ GELİR... S-ÖZ: "Cahilin soru sorduğu görülmemiştir." VEE... "Düşmanlarınızı sevin, çünkü kusurlarınızı yalnız onlar açıkça söyleyebilir."
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.