Fatih Terim’in açıklamaları bir önceki açıklamalarına ne kadar açıklık getirdi bilemem ama futbol ahalisinin kafası iyice bulandı. Şimdi cımbızı alıp içinden çeke çeke ‘hoca ne demek istedi’ faaliyetleri başlamıştır…
Asiye asla kurtulamadı ki...
Brechtvari bir oyundur başlıktaki eser... İkisi de beklemek üzerine kurguludur… İkisi de beklerken mutluluğu, mutsuzluktan kahrolurlar...
Milli kaos diye nitelendirebileceğimiz bir gelişmenin ayrıntılarından çekip çıkarmaya çalışıyoruz nedenleri...
Kimileri Arda üstünden Terim’e abanıyor, kimileri Arda’yı ayıplıyor.
Ben; bir önceki söyleminde kullandığı ‘şeref-özür-ihanet’ üçlemesine takılıp kaldım...
Asiye ablamıza bir el uzatıp oradan kurtarmaya çalışanlardanım...
Buradaki ‘ihanet’ kelimesini ikinci ve maç sonrası konuşmasında tekrar kullandığı için öne çıkarıyorum...
Çağırmayıp sonradan çağırdıklarını ayırıyor futbol direktörümüz...
‘Özür’ meselesinin de bir şekilde aralarında halledildiğini vurguluyor…
‘Söz konusu Milli Takım ise gerisi teferruattır’ duruşuyla da ‘şeref’ meselesini dışarıda bırakıyor.
Geriye kalıyor ‘ihanet’ sözcüğü...
İşte burada; ki bu tamamen bir benim kanaatimdir ve de hissiyatımdır üstelik hiçbir bilgiye dayanmamaktadır, ben bir ismi öne çıkarıyorum:
“Rüştü Reçber...”
Biraz da dışarıda kalmayı hazmedemeyen ‘Oğuz Çetin...’
Bu hesaptan yola çıkarsak Avrupa’dan kupa getiren ekibin mimarlarından Bülent Ünder ve Müfit Erkasap ile Eser Özaltındere’nin hocaya palalarla saldırmaları gerekirdi...
Bana göre iki eski kaptanın yazdıkları ve söylemleri ağırına gitmiş Terim’in...
Kaptan kalecinin milli sayısını arttırıp Bülent Korkmaz’ı geçerek tarihteki yerini aldığı dönemi hatırlıyorum, bunu sağlayan ismin Fatih Terim olduğunu görüyorum...
Çağırılmadığı, görev teklif edilmediği ve yanında bir iskemle sunulmadığı için kendisine vuranları anlatırken, Terim belli ki Rüştü kaptanın da bu konuda ‘ihtiras’ sahibi olduğunu düşünüyor…
Belki Oğuz Çetin’in de...
Rüştü Reçber’e yazılmış bir mektubu açıp okumuş gibi hissediyorum kendimi...
Ayaküstü konuşmak...
Galatasaray Başkanı Sayın Dursun Özbek; bence asla ayaküstü ve kendisine yöneltilen herhangi bir vizöre bakıp, herhangi bir mikrofona konuşmamalı...
Galatasaray Başkanı’ndan görüş almak, demeç almak, açıklama almak ‘birkaç destur’ gereken bir durum olmalı...
Böyle davranıldığında kurgu sistemi arada söylediğiniz bir şeyi konuşmanızın kalbi durumuna getirebilir…
İyi niyet en kolay istismar edilen şeydir...
‘Kadıköy sürprizi’ gibi bir sözcük için konuşmuş gibi yapar sizi...
Muz cumhuriyeti...
Maç oynanıyor, iki anons yapılmış bile ve üçüncüden korunmaya çalışan tarafın başkanı eline mikrofonu alıp anons yapıyor...
Sonra ‘Benim işim saha içiyle ilgili’ diyen Obradovic, kolundan çekiştiriyor kaptan Mahmutoğlu’nu ve bir anons da ona yaptırıyor...
Yüreğinin yetmeyeceğini çok iyi bildiğimiz ‘Hido Başkan’ bakalım bu duruma nasıl çözüm üretecek?..
Bana kalırsa Göksenin Köksal’a cezayı verip kurtulacak!
POST-İT
Terim mi uçağın arkasına gitti, yoksa Arda mı uçağın önüne doğru hamle yaptı?..
Hey büyük Allah’ım...
Sen aklımı koru...
Büyük ihtimalle şimdi af sırası ve araya Emre Belözoğlu’nun girmesi gereken durum Rüştü Reçber ve diğer dışarıda kalanlar için olsa gerek...
Çünkü takım bulamıyorlar, programlarda yoklar, kalıyor tek ihtimal; o da Milli Takım’dan nemalanmak...
S-ÖZ: “Bir çiçeği öldürebilirsiniz ama baharı asla...”
ERNESTO CHE GUEVARA