Ayağından gelenin en iyisi..

A -
A +

G.Saray galiba nihayet ideal defans kurgusunu bulmaya başladı. Göbeğe Suat'ı koyunca hem kademe anlayışı, hem de top ortada ve kendisindeyken üçlü defans oynayabilme zenginliği çıktı ortaya. Üstelik de ofsayt pozisyonlarında son derece başarılı "hizalama" yaparak, rakibi kontrol edebildiler. Ayrıca bu düzen Prates'e ve Ergün'e orta alana daha fazla takviye yapma şansı üretti. Ama handikaplar vardı.. Takımın deneyimsiz ve çok genç olması ayağa paslarda isabet oranını düşürüyor ve rakibe top kaptırıyordu. Yükü üstlenmesi gereken en deneyimli iki isim, maça hocaları tarafından değil doktorları tarafından hazırlanmıştı. Ergün ve Hakan Şükür tam kapasite oynayamayınca pozisyonlar, gol üretimine dönüşemedi. Heyacanına ve gençliğine en çok yenilen de Murat ve Prates oldu. Ancak, yürekten bir mücadele sergilendiğini, "ayaklarından gelenin en iyisini" yaptıklarını kabul etmeliyiz. Sadece ilk 45 dakika bile normal bir G.Saray'ın, Villarreal'i rahatlıkla eleyebileceğini gösterdi. Ama G.Saray, malesef "normal" değil.. İkinci yarıda iyi bir başlangıç, pres niyeti ve maçı koparmak için taktik varyasyonlar doğru planlanmışken arkaya kaçan Anderson felâketi başlattı. Sonra yüklenmeye çalışan G.Saray biraz da erken yoruldu ve oyuna girenlerin de birşey eklememesi nedeniyle sonuç neredeyse felâkete dönüştü. Gerisi gelen "tuhaf" gollerle sürdü gitti. Sabri'nin ve Prates'in orta yapmaktan aciz kalmaları ve sırtına dert yükü fazla gelen genç kadronun deneyimsizliği UEFA Kupası'na veda için sallanan mendille bitti. Lige zaten havlu atmıştı, şimdi G.Saray'ın vazgeçebileceği hiçbir şey kalmadı. İlk defa hedefsiz kalan G.Saray'ın neler yapacağını biz bekleyeceğiz ve "ayağından bu kadarı gelen" genç kadroyu izlemeye devam edeceğiz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.