Ayakları işte akılları oynaşta!

A -
A +

Hazırlıklarını eksik yaşayan, bazı oyuncularının uluslararası şamatalar nedeniyle geciktiği, transfer işlerinin ise kura çekimleri ve "rakibi bir görelim bakalım" oyalanmasıyla aksadığı bir dönemi geride bırakıp lige balıklama daldık. Oynaşına en fazla kafayı takmış olan F.Bahçe, "nasılsa yenerim" makyajına kaybetti. Onların kötü olmasında en büyük pay hiç şüphesiz bu lige damgasını vuracak olan Abdullah Avcı'nın "sevk ve idare" yeteneğinde yatıyor. Rakibinin sosyal sorunlarından mükemmel yararlandı. Attığı iki golü de R.C'nin üstünden buldu üstelik... İlk golü bir düşünün... Efe nereden asistliyor golü? R.C.'nin üstünden... R.C. nerede?.. Başka bir alemde... İkincide Murat Ocak nereden vuruyor kafayı?.. R.C.'nin mukayyet olacağı yerden ve Uğur'un üstünden... R.C. nerede?.. Direği bekliyor... 6.5 milyon euro verip kendi kale direğini bekletmek nasıl bir "takviye" olabilirdi ki?.. 39'da abartılı bir şekilde kart istemesi bir yana, yardımcı hakeme "porco putana" ile biten cümlesi duyuluyor. Ağız okuyarak değil, bizzat duyuluyor. Oyuna Colin Kazım giriyor ve bakıyorum ki, Colin değil, Kazım girmiş... Bizde öyle çook Kazım var halbuki.. Beşiktaş doğal olarak yürüdü ve kazandı, ligin en çok pas yapan fakat en yumuşak rakibine karşı... G.Saray ise biraz daha hızlısıydı üçünün ve UEFA rakibi nedeniyle en az stresli olanıydı... Bunun nedeni şanslı kura değil, geçmişin başarılarından gelen "torba farkı" olduğu unutulmamalı. Üstelik üçü de "üstüne koyacak" takımlardandır. Ya Trabzonspor... Kimseyi bulamasa kendiyle kavga eden bu camia son darbeyi kendine indirdi ve kendi sandalyesini kendi tekmeledi. G.Saray'ın cezasının bu işlerde "milat" olup olmadığını da daha ilk haftadan öğreneceğiz. Küfürün okunması ile ceza verenler duyulmasına ne yapacaklar? Rakibe darp peşinde koşanlar ne ceza alacak? > S-ÖZ Aletlerin en faydalısı kalemdir. Benim için bir şişe mürekkep, bir külçe altından daha değerlidir. (İbn-i Sina) > Yazgan ve Ağan Biri Bodrum ilçesinin, diğeri daha Turgutreis'in iki belediye başkanı. Onlara bir sözüm vardı. Küçük yerleri büyük bütçelerle yöneten dünyanın benzer beldelerini araştıracaktım. 14 bin nüfusa verilen bütçeyle 400 bin kişiye nasıl hizmet götürüldüğünü, Turgutreis denilen yere "öngörü" sayesinde suyun çok öncelerden nasıl ve ne külfetlerle getirildiğini anlatacaktım... Karşıma bir gerçek çıktı... Fransa'nın Cannes denilen sahil kasabasını, yılda iki hafta süren "sinema turizmine" angaje etmek için ayrılan bütçe, Paris'e ayrılan bütçe ile eşitmiş... St.Tropez hiç de farklı değil... Ali Server Yazgan ve Mazlum Ağan gibi isimlerin partileri hiç önemli değil. Buralarda seçilenler hangi partiden olurlarsa olsunlar, özel ilgiye ve desteğe mazhar olmalılar. Özel bütçeler aktarılmalı oraya. Oralara yapılan destek, bilmem ne partisine değil, Türkiye'nin boynundaki kolyeye yapılmaktadır. Bu iki yerde uzun süreler bulunduğum için o başkanları anlattım. Benzerleri çoktur. Ama, bir zahmet gidin ve araştırın, 400 bin nüfusu 14 bin kişinin bütçesiyle yönetenlerin, bulundukları yörelere, bu sıkıntıda nasıl olup da su sıkıntısı yaşatmadıklarını... Ne çilelerle ve kırk takla atarak bu sorunu çözdüklerini... Söz takla atarsa... Sözlere takla attırmak benim işim... Bayılıyorum Türkçe üzerinde cambazlığa... Mesela... - Necati'nin gideceği takımı buldum. Konyaspor... Niye mi?.. "Neca ile Necati" ne ikili olur ama... "Ti" geçerler gollerle... Mesela... Rubin Kazan, Hasan Kepçe... Mesela... "Gençlerbirliği'nin muadili olan Oftaş'ın, Cavcav'ın bankosunda yer alması..." Mesela... Orta Doğu'da savaş hangi ülkeler arasında çıktı?.. Mısır ile İsrail... Trabzonspor'da savaşı kim başlattı?.. Mısırlı Ayman ile İsrailli Pini Balili... Hocanız: Öztürk Pekin Ey maç anlatıyorum sananlar!.. Yalan yere bağırıp çağıranlar, birkaç uyduruk istatistik bilgisini biteviye satanlar, maçın içinde tezgâhtarlık yapanlar, dünyanın en gösterişli liglerine hamaset edebiyatı ile dalanlar, dinleyin... Öztürk Pekin'in anlattığı Trabzonspor-Sivasspor maçını oturun ve tekrar izleyin. Olay var, gol var, gerilim var, kavga var, tekme tokat var ve bitmeyen bir maç var... Her yerinde de mükemmel bir anlatım var, olabildiğince soğukkanlı... İyi ki varsın Öztürk... > POST-İT Federasyonun yumruğu demirden mi, yoksa eldivenin içinde pamuk mu var göreceğiz... Publius Syrius bunun denklemini asırlar öncesinden çözmüş zaten: Demiş ki: "Suçluyu affeden hakim, kendini mahkum etmiş olur." > Rezil ve Cambaz... Top sektirmesi ve vuruşu ile Cambaz ama euroyu balya ile götürüp benim hakemime sövmesi ile Rezil...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.