Azı gitti, sıra köpek dişinde

A -
A +

Koca bir ilk yarı geçti ama deldi de geçti. Ana fikir; hakemlerin maçları değil, durumu idare ettikleri şeklinde tamamladık yarım sezonu. Gençleştirilen kadro, deneyim sorunu yaşayan gençler, eyyama boğulmuş yılların hakemleri, tetikçiler, ameliyat maçları ve hemen ardından gelen pansuman maçları derken ortalığı toza dumana bulayarak bulduk yarım sezonun sonunu. Tamamını da bulacağız... Ama, standart bir golcünün kaçırdığı gol kadar bile hata yapmadıkları ortada olan hakemler daha da beter eleştirilecek ve hatta saldırıya uğrayacak bir bu kadarı daha bizi bekleyen sezonda. Atamalar sırasında koparılan feryatlar, maçın içinde şeref tribünü kavgalarına, oradan da maç sonrası bir sonraki maç için avantaj sağlamaya yönelik sert demeçlere uzanacak ve sonunda hataları istatistik bültenler halinde konacak önlerine... Geçen sezonu "bir elle oynamanın bedelini çok ağır ödettiler" diyen ve Türkiye'yi sadece F.Bahçe'den ibaret sayanlar, birkaç elle oynamayı güme götürüp, kendi hatalarına kılıfı buldular. Çünkü minareyi götürmek üzereydiler. Başkanlarının gece üçteki bağlantısına "içkiliydi" denecek... "Uyku sersemliği" ile iddia edilen durum birbirine çok yakındır. Ama iddia çamur gibi kalmıştır üstünde Çulcu'nun. Başkan, yanlış yere yanlış zamanda bağlanmasının bedelini ödeyecek... Çok yakındır sevgili Çulcu'nun aramıza katılması. Sonra yine korkacaklar... Yine eyyam yapacaklar... Son hafta Kanal 1 ekranlarında LİG DE LİG programında Gökhan Telkenar'ın 30 santim yanımdan yaptığı mertçe çağrı yerine, alttan oymalı programlara bağlanarak kendi sandalyelerini tekmeleyecekler bir an önce boyunlarına geçmesini istedikleri ilmiğe. Dertlerini art niyetsiz sorularla anlatmak yerine kendilerine kurulmuş tuzaklara düşecekler. Çünkü inisiyatifleri yok, "inisilatifleri" var. Şeker atmak üzerine kurulu bir düzenin esiri olmuşlar. Gazeteler, TIRAŞI arttırdıkça TİRAJI da arttıran nesnelerdir. Tıpkı televizyonlar gibi... En büyük hayali, ihracat yapmak olan bir iş adamının, "hayali ihracat" yapmasıdır onların ki... > POST-İT Herkes beni görür ama ben kendimi bir kere bile göremeden gidiyorum. Bu hayatta bana çizilen rol, benim aynaya bakmam ile sınırlıdır. (Bir Futbol Hakemi) (Bir Kulüp Başkanı) (Bir Tetikçi Yazar) "Not: Üçü için de birer kez okuyunuz..." > Şekip Mosturoğlu Sayın F.Bahçe Asbaşkanı'nın tam adı ve soyadı budur... Geçtiğimiz hafta baskının cilvesi, biraz da kelime oyununun aşırı kaçması nedeniyle soyadı kutsallığı çiğnenmiştir Sayın Mosturoğlu'nun. Kendisiyle görüştüm ve borçlu olduğuma inandığım özürü buraya koyuyorum. Soyadı kutsallığını iade ediyorum kendisine... Mostra demek "vitrine koyacak değerde olan" anlamına geliyor. Yani hiç de kötü sayılmaz ama olsun... Diğer yazdıklarımın ise "dibine kadar" ya da "sonuna kadar"; ne derseniz deyin, arkasındayım... O yazının tek hatası soyadı oyunundaki hatam ise, diğer kısımlarıyla gurur duyduğumu söylemeliyim. Kimse kusura bakmasın, ya da baksın, doğru bildiğimi duvara yazarım, yine yazarım. "Helva" ile "halva" arasındaki farkı iyi bilirim. Bana değer verip ödüllendirenlere de şükranlarımı sunarım... Ayrıca, "bu adamı sakın harcatmayın, artık yazmasını engelleyecekler" diyenlerin, "bu adamı engelleyin de yazmasın" diyenlerden daha fazla olduğunu belirtmek isterim. Ayrıca şu da bilinsin ki; bir Avrupa Kupası maçı söz konusu ise, ülkemin gururunu sadece sonuçlarla değil, topu ısırarak ve muhteşem bir şahlanışla oynayan F.Bahçe'nin en sıkı taraftarıyım. > Gözleri alt yazılı bakar... Altı gün "ben" olan birisinin, birkaç saatliğine "biz" olduğu bir yerdir stadyum. Takımı, en güçlü sosyal üyelik kazandığı etkinliktir. Mistik bir etkisi vardır, boşlukta yüzen bireye. O nedenle sokak futbolu oynayanlara, sokak çocuklarına daha fazla bağlanırlar... Aşk gibidir taraftarlık onlar için... "Nasıl de ezdik herifleri" ile "ne biçim perişan ettiler bizi" arasında gidip gelmeliktir maçsız geçecek üç-beş gün... Tekrar "ben" olmaktır onlar için... Çaresizlik ve yalnızlıktır. O nedenle geçmişin yakını uzağı demeden, geçmişle avunmak kalır geriye. Sosyal varlık nedeni olduğu için "eğlence" niteliği bizim gibi ülkelerde kayboluverir futbolun. Kaybetmek bir sondur sanki. Bitiştir... Tükeniştir... Hayatında takım olamadığı için, bir takımın parçası olamadığı için takımının bireylerini de o seçer ve onlara biat eder. Sağlıksız bir ortamın en sağlıklı parçasıdır taraftar yine de... Konuşamadığı zamanlar bile gözleri alt yazılı bakar. Onlar "herşeyibilirkişi" olarak yaşarlar. "Kolektif" olamadıkları için "kelektif" olarak bir sona doğru koşarlar biteviye... > Eylemcelik ceza F.Bahçe Başkanı Sayın Aziz Yıldırım'a verilen 1 yıllık hak mahrumiyeti cezasını yanlış, haksız ve yersiz bulduğumu söylemeliyim. Ortada "eylem" yok, "söylem" var. İfade özgürlüğünü sınırlayamazsınız. Özerklik, özgürlükten gelir ve daha demokratik olması için çıkarılmıştır. Ayrıca bunun adı "kahraman üretmektir." Aziz Yıldırım bambaşka yerlere kurulacak küçük tribünlerden tabii ki maçını seyredecek ve bundan zarar görecek olan da Futbol Federasyonu olacaktır. Bu ceza "adilane ve akilane" değildir. "Dostlar alışverişte görsün" diye verilmiştir. Sakın "düşme" Başkan.. Çünkü "düşünce" suç olurmuş... > LİG DE LİG Bu Kanal 1 ekranlarında pazar geceleri yayınlanan bir programdır. Küfür ya da övgü, her türlü görüşünüze açık olan bir programdır. Herkesin görüşünü söyleyebildiği, "kavga çıkma ihtimalini" sunarak, ama programdan sonra "ne güzel de sıkı kavga eder gibi yaptık di mi?" aldatmacasından uzak duran bir programdır. Güvenilirlik ilk seçeneğidir bu programın. Herkesin doğru bildiğini açık yüreklilikle söylediği ama kimsenin yanındakinin kafasına bardak fırlatacak gibi davranmadığı bir programdır bizimki. İnanır mısınız? O kadar çok, "tartışmanın sıhhatli olduğuna ve sağlıklı yapıldığına" dair e-mail alıyoruz ki, anlatamam. Kendi kendimize soruyoruz Gökhan Telkenar ile her programdan sonra: "Bu kadar beğenen varsa, diğer programlardaki 'yalandan kavgalara' bakan herkesin ikinci bir televizyonu mu var acaba?" diye... Bu program, içinde olduğuma en çok üzüldüğüm programdır. Çünkü seyredemiyorum!.. > S-ÖZ Bir saman yığınının içinde bir iğne aramak, bir iğne yığınının içinde bir iğne aramaktan çok daha kolaydır. (Ümit Aktan) > Bütün maçlar 1-1 berabere bitirilse, futbolumuzun ihtiyacı olan "birlik ve beraberliğe" kavuşmuş olmaz mıyız sayın hakemler?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.