En zor maçlar "nasılsa yenerim" şeklindeki maçlardır. Hataların toleransı var sanılır veya birinin çıkıp bir şeyler yapıp maçı koparacağı umulur. Ciddiyet bir meziyet olur böyle maçlarda. Üstelik öbür taraftan gelen haber de pek bir iç açıcı. Kısacası zor zanaattır böyle "garanti görünen maçları" oynamak... Sahaya çıkan kadro "işin ciddiyetinin farkında" ama oyun olarak farkında olacaklar mı? İşte günün sorusu... Ceyhun-Çağlar-Gökhan takviyeli! G.Saray ateşli bir giriş yaptı ve sanki maça da 1-0 önde başladı. Her ilerleyen dakikada da aradaki "sıklet farkı" ortaya çıkmaya başladı. Farklı kiloların boksörleri gibiydiler 90 dakika boyunca. Top ve oyun "adaletsiz bir maç" oynandığını gösteriyordu ama liderin de başka bir seçeneği yoktu. Bu maçın analizini veya teknik tahlilini yapmak pek doğru olmayacak gibiydi daha ilk on dakikada. Çabalayan iyi niyetli gençlerle ligi fena h0alde kafaya takmış bir takımın maçının teknik değerlendirmesi abesle iştigal olur. İlk 10 dakikada işin bittiği bir maçın içinden iyileri ve kötüleri ayıklamak da işime gelmiyor. A.Gücü takımına ve camiasına ve de tarihine saygı duyduğum için bu maçı teknik analizlerle değil, daha insani değerlerle yorumlamak istiyorum. O nedenle de maç yazısından başka her şeye benzeyen bu yazıyı mazur görmenizi istiyorum... Aydın Tosyalı'nın önderliğindeki pırıl pırıl gençleri yürekten kutluyorum ve rakibine saygıyı eksik etmeden ciddi bir maç oynayan G.Saray'ı alkışlıyorum. Sezonun en az faul yapılan maçının içinden sadece saygı bulup çıkarabiliriz çünkü... TEKNİK AYRINTI! Dörtlü defans veya iki forvet ya da ön libero veya hücum pres gibi teknik safsataları hiç yazasım yoktu maç bittiğinde. Cemal Aydın veya Ahmet Gökçek yazmak isterdim dün gece...