Sert, dümdüz ama kuvvetli ve kontra dışında teknik bir özelliği olmayan bir takıma karşı oynayacağımızı biliyorduk. Bilmediğimiz şey hakemin özellikle ilk yarıdaki çapsızlığı yorum hatalarıydı.. Daha maçın başında hakemin iki ıskasından iki pozisyon vermişiz. Ofsaytı atlamış, arkadan sert bir faulü es geçmiş ve iki kafa topu yiyebilecek kadar açığımız olduğunu görmüşüz. Penaltı yutturmacasına da kart yok. Hakemle işimiz var derken, bir de kart yiyoruz erken. Ayhan bedavadan cezalı durum düşüyor.. Bir dakika sonra rakip tekme bile attı açıkça ve yine kart yok.. Sonra işi iyice abarttı ve golü de afiyetle yedi.. Rakibin tek üstünlüğü koyduğumuz presi kırabilecek tek top alışkanlığının ve topsuz oyun yeteneklerinin olmasıydı. İş hünere kaldığı zaman üstünlük bizden yana oluyor, ama o zaman da hakemimiz rakibe manevi evlat muamelesi çekiyordu. İlk yarı bittiğinde yaptığım genel muhasebe sonunda acemi bir hakem triosunun gadrine uğrayıp hâlâ berabere olduğumuza şükrettim. Orta alanda ileriye fazlaca yaslanmayacak bir fazlalığa ihtiyaç olduğunu gördüm. Umudum Skibbe'nin de görmüş olmasıydı.. Görmüş.. Meira'yı verimsiz olduğu alandan yerine alıp umduğum fazlalığı Barış ile üretmiş. Bu da baskıyı, sağlı sollu kornerleri ve tempoyu getirdi. Maç söküldü sökülecek de kim sökecek, onu bekler oldu. İki yandan son çizgiye kadar kolaylıkla inilmeye başlandı. Şut derseniz o da bolca geliyor. Bu da 7.32'ye 2.44'ün arasından topun tamamını geçirmeye yetmeyince maç stratejisini bir kenara koyup gurubun stratejisini düşünmeye başladık. Düşünmez olaydık. İki ayağın birden kayması üst üste geldi bir çuval inciri berbat ettik.