Bir puan ne demekse

A -
A +
Maçın öncesinde takıma yapılanları bir yana bırakıp, Torino'da takımın yaptıklarına bakarak tahlil edelim maçı...
Mancini farkı neymiş hiç olmazsa birazını görelim umudum vardı içimde. Öyle ya, gönderilen hocanın 3 misline falan geldiğine göre nerelere kuş konduracağını merak ediyordum. Riera'yı sol ayağıyla sağa atmak 1982 dünya kupasında sağ ayağıyla soldan ortalar atan Conti ile oynamakla eş değerdi.
Biraz demode bir buluş gibiydi.
Ancak iyi savunan ve çok değerli hamle şanslarını hep doğru kullanan bir Galatasaray izlediğimizi de söyleyebilirim...
İlk yarı tamamiyle bizimdi...
Bruma çömezliğine rağmen hareketli ve oynak, savunmadaki tüm elemanlar ise ellerinden gelenin fazlasını yaparak oynadılar.
Ortada ne Pirlo, ne de Vidal vardı. Hücumlarda ise tek kelimeyle enterne edilmişlerdi...
Maç bizim gibi görünüyordu...
İkinci yarıda tribünlerin sahaya dökülebilmesinin tüm unsurlarını kullandılar. Zaten bir futbol maçı tiyatro gerektiriyorsa bunun uzmanı olan bir ülkeyle oynuyorduk ve kenarda henüz bu öğretiye zamanı olmamış bir teknik direktör vardı... Bunun sıkıntısını son 15 dakikada hakem yorumlarına asla bırakmadık...
Bu Fatih Terim'in tabelaya isyan eden futbol karakteriydi ve Torino kentinde bir kez daha karşımıza çıktı...
Özetle şunu söyleyebilirim ki; Ne Mancini bir şey ekleyebilmiştir bu takıma, ne de Fatih Terim'in olmaması...
Gökhan Zan hatasız oynamış, Chedjou hücuma hiç çıkmamış, Semih Kaya sakatlanmış, Riera numarası tutmamış, Drogba yaşının ötesinde işler yapmış ve Ünal Aysal ile Bülent Tulun rahat bir uyku çekememişlerdir. Grup puantajı hâlâ daha ortadadır ve eğer bir avantaj var ise; bu tamamen bir Fatih Terim avantajıdır...

MAÇIN ADAMI
Didier Drogba

KIRILMA ANI
Penaltı kararı
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.