Biz 'masal dinlemeyi' çok severiz…

A -
A +

Analiz çok... Fikir gani... Bilgi sadece sayısal değerler ve istatistiklerden ibaret... Hikâyeler ıskalanıyor... Ben de kalktım ve bizim durumumuzla ilgili bir tahlil yaptım. Fikirse; benimki de fikirdir...

Bizim yanlışımız nerede başladı biliyor musunuz?
Belki zorunluluktan, belki şapkadan çıkacak kuşa olan meraklı eğilimimizden bilemem; ama ne zaman ki Mehmet Topal'dan bir Serdar Aziz ve Selçuk İnan'dan da bir Mehmet Topal çıkarmaya kalktık, işte orada kaybettik bir şeyleri...
Bu sebeple aylardır oynayamayan Arda'dan "İniestalık", Ozan Tufan'dan da "Pirloluk" beklemeye başladık.
Olmadı...
Burak "Levandowskilik" yapamazdı, yapamadı...
Çünkü "Lewa"nın arkasında muazzam bir makine var...
20'şerden toplam 150 dakika maç görmüş Cenk Tosun'un elinden gelemezdi "İbrahimoviclik..."
Caner ve Gökhan'ın akılları başka yerde ayaklarında maç eksikliği prangası…
Ama…
Kimi götürmesek ve benzer sonuçları alsak götürmediklerimiz üzerinden didik didik hatta lime lime edecektik bu çocukları...
Böyle bir ligin içinden damıtıp çıkartılacak 40 kişilik bir grubun başarılı olmasını beklemek abesle iştigaldi ama maalesef dolduruşa gelmiştik bir kere…
Kandırılmaya bayılıyoruz 
Son anda gidebildiğimiz bir kupayı sanki almaya gidiyormuşuz gibi hazırlanan duygusal içeriği çok fazla, ağır hamasete bürünmüş, kahramanlık öykülerini andıran reklam filmleri hazırladık…
Marşlar besteledik…
Şarkılar düzdük…
Başlıklarımız hayalleri tetikleyen cinstendi...
Olmayınca da yıkıverdik kâğıttan evleri...
78 milyonu bir formaya sığdıran bir reklam filmi senaryosu yazmak ne İspanyolların, ne de Almanların aklının ucundan bile geçmedi...
Fransız futbolcular stüdyoya girip bir şarkıyı tornistan haliyle okumadılar.
Onları bırakın; ikinci, hatta üçüncü sınıf katılımcılar bile bu yollara başvurmadı...
Ama biz bir Şahin araçla Ferrari'lere toz yutturacağımıza inandıran, asfaltı kazıyacak oyuncularımız olduğu hayallerini kurduran oyuncu grubunu pompalarken, aslında kendimizi pompaladık...
Sonra...
Havası kaçmış balon gibi yerlere düştük...
Yorumcular ve anlatıcılar
Mesela bir yorumcu "bir tekme bile atamadılar İspanyollara" diyebiliyor...
Kimileri koşu mesafelerinden ve kilometre hesabından dem vuruyor ve sonuç çıkartmaya çalışıyor.
Anlatanlar şaşkın…
Anlatıcıları görevlendirenlerin aklı karışık...
Yalçın Çetin ve Levent Özçelik varken açılış-final-Türkiye maçları; başka kime anlattırılabilirdi ki…
Hünkar Mutlu ve Gökhan Abdik…
Maçların hakkını verenler ve beni bilgilendirenler.
İngiltere-Galler maçında ilk 15 dakikada 6 defa 'aynı coğrafyayı ve aynı kültürü paylaşan iki takım' duymak istemiyorum...
Radyo anlatımı gibi televizyon anlatımı istemiyorum...
'Taç... Taç atışını İngiltere kullanacak. İngilizler taç atıyor..." diye bağıran birinin görüntüsünde de bir İngiliz varsa ve elindeki topla taç atmaktaysa; bunu söylemek için oraya gitmeye ne gerek var?
Oysa kayarak birbirine giren iki oyuncu 1 ay önce aynı takımda oynuyordu 1 ay sonra da birlikte sezon açacaklar…
Bana bununla gel… 

POST-İT

Cüneyt Çakır, Mark Clattenburg ve Rizzoli...
Dikkat ederseniz son dörde kalma ihtimali az olan takımların maçlarına verildiler.
Yani yarı final ve final için saklanıyorlar...
Sadece İtalya; aleyhine hakem hatası yapılmadığı gibi, lehine yorumları da fazlaca gördüğümüz bir ekip...
Neden?
Çünkü bu kupada hakemleri Pierluigi Collina tayin ediyor da ondan...

S-ÖZ: Arda Turan'a ithaf ediyorum:
"Bir kelebeğin canını yaktığında ertesi gün özür dilemek için çok geçtir..."

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.