Biz hiç hata yapmayız
Hep düşmanlarımız vardır bizim kötülüğümüzü isteyen...
İçerde ve dışarıda Türk futboluna darbe indirmek için nedense son yıllarda hep Fenerbahçe seçilir. Bu büyük ve tarihi camianın 'Aziz' başkanı hedef alınır hep. Herkes onu çökertmeye çalışır, rakip takım yöneticileri, kendi camiasının 'akil adam' sayılabilecek insanları, federasyon, yetmedi UEFA, olmadı siyaset veya cemaat filan...
Hepsi Aziz Yıldırım'ı seçmiştir.
Rakibi mesela...
Niye geçmek için onun önünü kesmeye çalışsın ki, zaten geçiyor iki yıdır.
Herkes düşmandır...
Onun gibi düşünmeyen veya onu savunmayan Fenerbahçeliler biledüşmandır.
O hiç yanlış yapmamıştır. Yapmaz o...
Bütün Avrupa, ülkenin neredeyse tamamı, hukuk, tüm unsurlar yanlış yaptığını söylüyor ama "o ve esirleri" bütün bunların yanlışlıkla hatta kazara yapıldığını bile söyleyemiyor.
İftira deyip geçiyor...
Son olarak da kitlesini sokağa dökmekten çekinmiyor. Caddedeki canhıraş feryadın nasıl bir geri dönüşü olacağını asla tahayyül edemiyor.
Feryat şöyle: "UEFA şaşırma, sabrımızı taşırma..."
Şimdi oldu işte...
Hemen özür dileyip bir de üstüne tazminat öderler kanımca!...
Son durum budur
Benim felsefeme göre son iki yılda olmakta olanları ve hatta son 15 günde hız kazanarak ülke futbolunun üstüne kâbus gibi çöken durumudeğerlendirdim.
Durum tamamen saçmalık..
Dolayısıyla tahlillerim de varsın saçma olsun.
Bana göre;
İzdivaç programları mesela... 70 yaşındaki adam "elektrik alamadım ben" diyebiliyor, hâlâ daha nefes aldığına dua etmesi gerekirken...
Okumak mesela... Hiç anlamadığım bir şeydir: madem ki okumanın yaşı yok, bırakın gençliğimizi yaşayalım, ilerde okuruz.
"Elin çocuğu sınıf birincisi oluyor" diyen anneye "Bak analar neler doğuruyor, sorun sende galiba" diyen retorik sonunda kafaya yenen bir terlikle bitiyor hep...
Psikologa gidersiniz ve "sorunlarım var" dediğinizde demez mi "hepimizin var, geçer."
Beş tane onluk verecekmiş gibi para sayma sesi çıkarıp şov yapan bir bankamatik neden tek ellilik verir ki mesela?...
Arap kanalında maç izlerken evdeki babaannenin spikerin her cümlesinden sonra "amin" diyerek olaya katılması mesela...
"Hadi çal giderken kapımı" diye şarkı sözü yazan biri var bu ülkede... Adı Serdar Ortaç... Ona sesleniyorum: Arkadaş kapı giderken değil, gelirken çalınır!
Doktor 3 ay ömrünüz kaldı deyince "Başhekimin yakınıyım" dediğinizde verilen sürenin 6 aya çıkarılmasını beklemek değil mi İsviçre kapılarında yapmaya çalıştığımız mesela?
Eşofman takımı almaya gittiğiniz zaman en uygun zamandır "üstü kalsın" demek için mesela...
"Oğlum yeter artık facebook dışında bir dünya daha var" diyen bir babaya "Gerçekten mi, linkini yollasana" denir mi?
Eczane çıkışında "tekrar bekleriz" lafı beddua değil de nedir mesela?
Biz şimdi UEFA tahkiminde "otobüste arkaya doğru yürüyelim" diyen adama, "Yürümek isteseydik otobüse binmezdik" gibi bir savunma ile gitmedik mi?
S-ÖZ: (Bir Arap atasözü)
"Sakın bir kaplanı kuyruğundan tutmaya kalkmayın. Ama şayet kuyruğundan tutmak zorunda kalmışsanız da; sakın bırakmayın."
Size göre Abdullah Avcı ile Feyyaz Uçar kaç kere bir araya gelip "yapılanma" konuşmuştur şu U20 Dünya Şampiyonası öncesi?
Bir kere bile Mersin'e gidip U19'u
seyreden olmuş mudur sizce?