Bizi Fransa'nın yanına gömün!

Böyle demesi gerekir burnundan kıl aldırmayan İtalyanların maçtan sonra. Maçın başı başka bir tiyatroydu, bitişi ise bambaşka bir trajedi. Son 10 dakika ise tam bir aksiyon filmi. Maç başladığında bakıyorum ki Gattuso ilk on birde. Bu demektir ki İtalya savaşacak, olmadı ortalığı karıştıracak ve İtalya'nın işini kolaylaştıracak. Gattuso varsa bu demektir ki; İtalya'nın işi kolaylaşacak ama hakemin işi zorlaşacak. Parmağını elektrik prizine sokarak elde ettiği saç modeliyle Hamsik ilk fırsatı kullanamadı. Atsa maç bir başka maç olabilirdi. İlk bölümde "yalancı baskı" ile sonuç alamayan ve nafile ataklar ile yetinen İtalya karşısında ani çıkışları ile Slovakların skora daha yatkın oyununu izledik. Bu da karşılığını çıkarken top kaybeden İtalyanların buralara "iş olsun" gibilerden geldiğini kanıtladı ve bizim Ankaralı Vittek golü buldu. Ankaragücülü Vittek gol krallığında Elano'yu yakaladığında kendi kendime sordum: "Acaba bizim ligimiz iyi de, biz mi tadını çıkaramıyoruz" diye... Gattuso'nun ise hâlâ "hır çıkaracak" mecali bile yok... İkinci yarıda Gattuso yok ve Napolili Hamsik'in iki savaşçı takım arkadaşı olan iki Napolili daha oyunda. Ya herru, ya merru... Makarna dünya kupası mönüsünden çıkarılacak mı?.. 56'da Pirlo oyunda ve o girerken nihayet ilk pozisyonunu kaçırıyor bir önceki Avrupa Şampiyonası'nı 10 kişi kaldığı için İspanya'ya kaybeden İtalya. Arkadan bastırıp boğuyor. Çizgilerden dönüyor. Ardından Vittek ikinciyi koyup gol krallığını da ele geçiriyor. Kupada İtalya'yı Fransa'nın yanına gömüyor. Tam son kürek toprağı da atacak ki mevta İtalya'nın üstüne bir gol gelip işi kritikleştiriveriyor. Son dakikalar maçı Johannesburg emniyet amirliğine davet ediyor ama zaman yetecek gibi değil. Ofsayt bayrağı İtalya'yı kahrediyor ama doğru. Hele üçüncü gol "tam yerine denk geldi" gibilerden... Sonunda bir de bakıyorum ki; Sırplar yok, Slovenler yok ama bizim Stoch ve Vittek'li Slovaklar var. Hatta Holosko bile kupada kalmış oluyor.